Bir gafil olsaydı avlardı beni kuytu da, bir Süleyman mesela yerle bir ederdi toprağımı,
O kadar zayıfım işte,
Şakaklarımdaki ince kasvetli sızı
Beni dehliyor kabrimden,
Kızsam olur mu başkasına sahibimden.
Baronlar başımda eserken savunmasız
Başımın arasından geçti mi
Pervasız, rivayetlerce manasız
Sulhta ne arar gayret rabıtası
Birikti mi başımda silahsız
Hayatımın ötesinde sessiz, sahrasız
Tabiatı bahtsız, ilmin bakırcısı
Doğurttu mu sahici, bir beden inadsız
Ve ben
Deseler ki, mabedinde ölü fare cesetleri
Başkadan da gelmemiş o yoksul eli
Deseler, mikrobunda adem taşır aş bahçeleri
Sıranın sonundan uzanır kasnağa,
Dimağı ıslak kahpe pençeleri,
Yemeden içmeden,
ve ben
İnanmam rahatıma gölge tutanın düşmanlığına
Mermer odalarında, asma yapraklarına
Kaldırmam yerden, bir kurt girmiş sanki sapağıma
Medet medet
Haykırıyor marşını kulaktan dolma
Yavan sularında boğultmuş kardaşını, bir ceset
Kalk, dost dahi kırdı döktü kendine niyet,
Tabibi, hastadan saymayanlar, kendi kaybettiler
Yok mu çilingirin kilitli bir kapısı
Bizde marş, bizde savaş, inanmayanlar yarsı
Sövüp elden gittiler
Taştan yüzmüşüm fikrimi adım adım
Kaldırmamış gönlümü yerden
Ben bir gecede kendimden yılmadım
Ne fakih aldı beni besledi ağzından
Ne yer ne zamanın zaman
Kaç bahar geçti, saymadım
Şimdi, vuku bulmuş bedenimde irin
Paklanmamış henüz, gayretin döktüğü
Anlamaz üstünü, hesabı yok bu diyardaki kirin
Aşka tabii olmuş bu beden de kimin
Dahi bu belada edilmiş kerem-ü şirin
Kayıt Tarihi : 11.8.2025 14:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!