kerpiç evler
miras gibi taşır suskunluğu
duvarlar, önceden seçilmiş yoksunluğun
çatlak aynalarıdır
yazgı değil,
unutulmuş bir kararın yankısıdır odalar
bir çocuk
sobanın başında değil
üşüyen duaların içinde büyür
rüyaları soğukla çatlar
ve bir sabah
bedeni
toprağın koynunda
ısınmayan bir duaya dönüşür
o evlerde
ekmek, ellerle değil
eksiklikle bölünür
dualar boğulur kırıntılarda
her sabah umut
nöbet değiştirir
ama yoksunluk
hep aynı köşede oturur
adını söylemeden
mermer saraylarda savaş çıkmaz
çünkü o duvarlar
kararların gölgesini taşır
kan değil, irade akar koridorlardan
ve karar,
her defasında
kerpiç evlerin çatlağına sızar
bir gün
kapıya bir zarf bırakılır
camı naylonla örtülü odada
çocuk kalkar yerinden
ve sadece sorar:
“şimdi kim ısıtacak içimizi?”
sonra bir levha
çakılır duvara
ve kimse sormaz:
hangi eksiklik,
hangi çatlak,
hangi çocukluk
sızdı içeri?
bizse hâlâ
kırık bir terazide
adaleti değil
acının ağırlığını ölçeriz
ardından başka bir zarf
düşer odaya
perdesi rüzgâr değil
titreyen bir hatıradır
mermer duvarlar sessizliği saklar
kerpiç gölgelerse
duyulmayan her şeyi
bir çocuğun kalbinde
sızıya dönüştürür
Kayıt Tarihi : 10.7.2025 20:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!