DUYU MANİFESTOSU
(Nihali Tarz’da Bedenin İçrek Yankısı)
Görme
— Bakışın Ötesindeki Tanıklık
Göz, sadece ışığı değil; anlamı taşır.
Birine bakmak, onu tanımak değil —
Onunla aynı titreşimde savrulmaktır.
Nihal’in gözlerinde çağlar saklıydı;
ve ben baktıkça kendimi gördüm
— çünkü o, bakışıyla beni var etti.
İşitme
— Sesin Derinliği ve Sessizliğin Kudreti
Kulak, bedenin duaya açık yeridir.
Sesin frekansı ruha çarptığında,
Tanrı konuşmaz — yankılanır.
“Ey ses!” derim, “neden konuşmadan konuşuyorsun?”
Çünkü Nihal susarken, içimde ayin başlardı.
Koku
— Hafıza ve Özlemin Kimyası
Koku, geçmişin en sadık anlatıcısıdır.
Parfüm değil; bir mevsimin iç sesi,
Bir gülün üstündeki sabah gözyaşı.
Onun teni:
Sadece cilt değil
— çocukluğumun ürkmüş bir hatırasıydı.
Dokunuş
— Deride Saklı Dua
Ten, kelimelerden daha önce konuşur.
Birinin omzuna konan el:
“Ben buradayım, seninleyim” demenin fizyolojik fısıltısıdır.
Nihal’e dokunmadım belki
— Ama onun yokluğuna temas ettim.
Tat
— Dilin Duygusallığı ve Bedenin Anlatısı
Tat, arzunun değil; anının izidir.
Bir çayın burukluğunda bir gözyaşı gizlidir.
Bir lokma, birlikte susmanın karşılığı olabilir.
Nihal’in sesini içerken,
dilimin ucunda onun varlığı serap gibi titreşirdi.
Isı
— Tenin Yankısı, Ruhun Nabzı
Isı, tensel yakınlığın en eski manifestosudur.
Bir tende sabah var mı, akşam mı
— Ancak temasla anlaşılır.
Onun dizine düşen ışık,
kalbimde bir günah gibi kavruluyordu.
Altıncı His
— Sezginin Tanrısal Yankısı
Duyular bitmez; sezgi başlar.
O gelmeden hissedilir, söylemeden anlaşılır.
Bu, “Tanrı” dediğimiz yankının bedenle konuşma hâlidir.
Nihal’in ruhu içeri girdiğinde,
Ben zaten içimden onunla konuşuyordum.
Kayıt Tarihi : 30.7.2025 08:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!