İçimde buzdan bir nehir Şiiri - Murat Ülkü

Murat Ülkü
1398

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

İçimde buzdan bir nehir

İçimde buzdan bir nehir akarken şimdi,
Her yalan, her ihanet bir ok saplar derine,
Gözümdeki son ışık bile titrerken yerinde,
Nasıl durulur o bataklıkta, dimdik ve hür?

Çocuk güler yüzümde kara bir leke,
Harcanan her aşk, ruhumda bir keder,
Biriktirdiğim tüm umutlar şimdi heder,
Bu teneke dünya, ne denli sahte ve iğrenç.

Geceler uzun, hesaplar daha da derinleşir,
Her sahtekâr, vicdanın o kısık sesini boğmaya çalışır.
Ruhumda bir fırtına, dışımda bir kışın uğultusu,
Yine de o enkazda, bir mermer heykel gibi beklerim.

Sessizliğim feryat, bakışım ise yakıcı bir soru;
Kim masum, kim suçlu bu zalim devranın sonu?
İpler kimin elinde, kim kurdu bu yorgun oyunu?
Söyleyin, kimin yeri olmalı o soğuk duvarların ardı?

Delilik denen şey, yalnızca bir kaçış yolu mu?
Yoksa bu sahte düzeni görenin yanık haykırışı mı?
Bir esaret zinciri mi, yoksa zoraki bir uyanış mı?
Yürekleri çürütenler mi, yoksa bu düzende çürüyenler mi?

Söylesene şimdi, ey sağır ve dilsiz dünya,
Akıl hastanesinde deliler mi yatmalı sonsuza dek,
Yoksa onları delirtip kaybolan o kirli vicdansızlar mı?

Şehirler çamurdan bir leke, gökyüzü kurşuni,
Her köşe başında bir maske, bir sır, bir şüphe izi.
Kalabalıkta yalnızız, yorgun ve artık üşüme yok içimizde,
Hangi aynaya baksak, bir yabancının acı sureti.

İnsanlık büyük bir gemiydi, fırtınada battı sessizce,
Kaptanlar sarhoştu, tayfalar ise umursamazdı.
Geriye sadece çürümüş, kırık bir tahta parçası kaldı,
O tahtada son nefesini veren, saf ve çaresiz inanç mıydı?

Vicdan! Sen ki kalpte sönmeyen o son kor parçası,
Her düşüşte bizi yerden kaldıran son çaresiz zor.
O sahteliğin ortasında bir ürkek fısıltı mı olacaksın,
Yoksa hakikati haykıran, keskin ve koca bir kılıç mı?

Biliyorum, bu karanlık tiyatro hiç ama hiç bitmeyecek,
Ama her perde kapandığında bir iz bırakacak illaki.
O iz, unutulmuş bir erdemi gösterecek herkese:
Ayakta duran, yıkılmayı gururla reddeden tek bir ruh.

Madem ki hayat, sonu gelmez bir akıl oyunudur,
Madem ki doğru ve yanlış sürekli yer değiştirir, saf değiştirir.
O halde asıl deli, bu oyuna boyun eğmeyi seçendir,
Ve deli diye damgalanan, o sahte oyunu ilk bozana denir.

Haydi, sen de seç safını, bu son ve çetin kavgada,
Ya maskenin altında boğulacaksın sonsuz bir yalanla,
Ya da o incecik vicdan ipine tutunarak dimdik,
Tüm çılgınlığa inat, sahici bir insan kalacaksın.

Ve karar verildi, ne duvarlar ne de maskeler fayda eder,
Zira deli, görmeyip de gerçeği görenin ta kendisidir.
Sizler o parıltılı, yapay dünyanızda kalın,
Ben kendi harabemde, hem sahiciyim hem de tam anlamıyla özgürüm.

Bırakın, deli desinler, bırakın atsınlar taşlarını,
Onların gerçeği yalan, benim yalanım bile dürüst bir duruş.
Çünkü ben, o kalpsiz düzenin tam ortasında,
Yıkılmadan durabilen son vicdanın, ta kendisi oldum.

Şimdi soruyu tersine çevirme vakti geldi sonunda:
Benim bu hakiki dünyamda, yabancı olan sizler misiniz?
Sizler mi yatmalısınız o soğuk, demir parmaklıklar ardında,
Yoksa bu aklı yitirmiş düzene uymayı reddeden ben mi?

Cevap basit, felsefeye gerek kalmadı artık:
Kim ki onurunu bir kuruşa bile satmadı bu düzende,
Kim ki bu kirli oyuna boyun eğmeyi reddetti,
İşte o kişi, bu dünyanın en akıllı, en hür bireyidir.

Murat Ülkü
Kayıt Tarihi : 17.12.2025 02:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!