Gitme, dur!
Sana memleketimin
Yazını, kışını, güzünü,
Nergislerini, soğanı diş beyaz çiğdemlerini,
Seher yellerini, gökkuşağını,
Nisan yağmurlarını vereyim.
Al pembe yanaklarında
Uçuşurken kara saçların
Yüreğimi yalayan halicin serin yeli
Senden yakan bir sıcaklık taşır.
Yalnız değilim, yalnız değilim
Gözlerimde gülen gelinciğim
Yıldırımlar yüreğimde,
Seller süpürdü yurdumu-yuvamı
Kuruldu Kızılay çadırları,
İçinde ben varım
Çocukluğumdaki karagün dostu
Doldurur içimi ılık bakışları
Gül, çiğdem, çiçek.
Sümbülü, sümbüller içinde sanmak,
Nazlı çiğdemi ölümle yıkamak
Yakışmaz.
Boynu bükük sümbülle
Sanma ölüm gelecek.
Bir garip yolcuyum
Yolum sen, canımsın.
Bir garip hancıyım
Kapım sen, içim sen, canımsın.
Bir garip hanım
Giren sen, çıkma sen, canımsın.
Ozanı yaralayan dostun gülü
Düşer bedenime kor eyler.
Girse yarin koynuna
Goncaları kar eyler.
Ara sıra yoklar Azrail,
Feleğe kul eyler.
Dizlerimde bağlar çözüldü,
Çağlayanlar deltalarda yoruldu,
Kör müyüm ne?
Körü körüne giderken ölüme,
Gözlerin umudum.
Varmadan menzile
Dünya elimde tokmak
Öylesine bir çığırtkan olmalıyım,
Duyurabilmeliyim sana varlığımı.
Sonsuz evrende yalnız senin için çırpınan
Kalender yüreğimin çarpışları
Bir küheylanın çevik nal sesleriyle beslenir.
Kafesinde dert depreşir
Yorgun sular uykusunda,
Salkım söğütlere ulaşır.
Gidilmez yollara direnirken,
İnadına kafesinde dert.
Çıksa dert, içinde iki kere dert.
Dün gece, rüya bu ya,
Dolaştı yatak odamda bir ceylan
Sevindim, uzandım koynuma aldım.
Beton, polis, jandarma,
Sokağa çıkma yasağı,
Üstelik gecenin bu vaktinde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!