Derde izdüşür beni,
Kelli felli arazide ıssızlıkla mukayese et!
Kaç idam saydım gözlerindeki darda?
İple, sehpayla,
Cellatla, kanla mukayese et!
İlahi adalet!
Bir senin ismini tırnak içine yazardım
Bir de babamın adını
-özellikle kartpostal muhabbetinde-
Bir senin tenini hissederdim
İçimdeki termometrede.
Tüm reseptörlerim fıttırırdı nedense?
Tüm yalancı geceler doğruluğuma şahittir.
Sen kahır batağına batırdın beni
Ve gittin tasarladığın yere
Bir adres bile bırakmadın
Ve kaçıp gittin tasarladığın yere
Ortak bir acımız bile olmadı bizim
Pembe sesli
Horoz şekerli
Yalancı memesi eksiksiz yanında
Masal cicisi…
Harbi delikanlı mı?
Taşranın reeliyiz biz!
Şiir yüklü gemilere
Akupunktur yaptılar
Ve tüm mısraları
Denize attılar.
İsyanımı susturdular!
Onunla ben bir merdiven başında konuştuk
Onunla ben oracıkta arkadaş olduk
Ve sonra buluştuk –yine merdiven başında-
Birkaç saniye de olsa göz göze geldik
Ve onunla içimizdeki haykırışları susuştuk.
Birkaç heyecanlı atıştan sonra durdurduk kalplerimizi
Dağınık bırakmak anıları
Yada sonuna kadar dağıtmak ortalığı
Seviştirmek tozu dumanla
“-bırak dağınık kalsın demiştin ya! ”
velhasıl
sayı sayması üç
dilsiz yağar kar
buram buram kokar akşam
ve yıldızlar batar topuklara
hayaller yürütülürken mavide
adem:
adını ilk duyduğu günden beri severmiş meğer Havva’yı
Tereddütle
İkinci dereceden sever
Sevse bile…
Ve elbisesi yamalıdır
Ruhunun üstünde…
Bir hüznün
uyanma vaktiydi
senin
gidiş saatin
böylesi tesadüf değil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!