Bana seni öldürttün
Çok kolluydu ölüm üzülmedim
Gülümsedim
Dolandım şehrin ayaklarına
Hançer gibi yolumu kestin
Geziyor görün
Güzelliğin tırpanı
Ayağa kalkmış ölüm
Gülümsüyor adımları
Geliyor duyun
İştar
Unuttu Babil seni
Diller doğuran dilin
Eline kıvraklığın
Deniz deniz saçların
Sana açılan sokaklar biriktirdim
Bütün şehir benim
Tersine doğan güneş
Zehir deren ellerim
Ne çok göğsün var göğe doğru
Nice boğazından geçen sular
Yakıp giden yağmur gibi gözlerimiz
Hüznümüze eş
Dolayımsız zamanlarda
Yitegiden anısı varlığımızın
Ölüm zihnimizde büyüttüğümüz şarkı
Mezar bitimlerinden arta kalan
zihnimdeki bir hamza ölmüş
kışa varmadan
arabadan inip iplemiş dala boynunu
zihnimdeki bir suat düşmüş cennetinden
işe güce karışmış
Toplayalım parçaları
Binbir suratla geziniyoruz yerde eğik
Reklam panosunda kokun:
Ölüm öldü ben diri
Tanrı öldü
Aşk suya yazılan yazı
Issızlığımı ekle satırlarıma
Ki ben seneler gerisinden
Uzanıp şirin masallar aktarıyorum
Boşluğa
Tütün tüttü o günden sonra
gecedir nasıl kalkıp gidilir ve ben…
gecedir nasıl olur söylenir söylesem:
ayazmalarda su kalmadı artık güneş eksilen
eskiyen güneş gün ağarımından ürken doğrulan elleri
kayıp et tortusu
Eylülde kaldım geçmedi güneş
Gözlerim diken diken
Yadsıyarak bakıyor bedenime
Her gün
Ellerim, ne dün gördüğüm
Yüreğim, kanlı kördüğüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!