Baktım da camilere, içi süslü, dışı hoş.
Madeni cızırtının etkisiyle kafa boş.
Olmalı değil miydi Resul yapıtı gibi;
Yapanların, yazık ki, gönülleri kalmış loş.
-Petrolün nimet olduğu unutulmuş...-
Suud memleketinde böyle şeyler oluyor!
Petrol zengini kişi, aşkla-şevkle doluyor!
Kadın kadın üstüne sıralıyor ha bire! ..
Güçlenip çöl içinde, ruhu şehvet soluyor.
Bir adam, yalnızlığın boğucu girdabında,
Sokak köşelerini, tutmuş, mesken edinmiş.
Ne düzgün ayakkabı, ne giysi var sırtında;
Bir parça kuru ekmek, bulduğunda sevinmiş.
Yattığı yer, değil ki soğuk döşekten başka!
Ner nefsin, kendisini, dinden sandığı zaman;
Doğrunun tam tersine odaklandığı zaman;
'İslam Dîni Hak' diye, yüksek perdeden atma;
Hak olduğu bilinir, uygulandığı zaman.
-Nasıl bir yer? -
Filistin dedikleri bir perişan beldedir...
Sanılmasın afetler yağmur, çamur, yeldedir...
Ne hakkın tezahürü, ne adalet var orda;
Kin-düşmanlık kafada, bomba-tüfek eldedir.
Arkadaş! Himmeti bil. Sözün, zillete olsun!
Ahlakı alt üst eden habis illete olsun!
Öyle bir şey iste ki karşındaki kuvvetten;
Faydası, sana değil, bütün millete olsun!
(1 Eylül 2006)
Bir adam, vekil oldu; ona, kibir gelmedi.
Kırmızı koltuklarda rahatlığa ermedi.
Kanserin pençesine yakalandı ansızın;
Bizde doktor var dedi; dışa, onay vermedi.
Hak yerine, menfaat anıldı, böyle oldu.
Haram kasa, helalden sanıldı, böyle oldu.
Elbetteki 'lahavle' çekecek muti olan;
Çok konuşmak, yiğitlik sanıldı, böyle oldu.
Bir el, ülke sathını, oyun için kortladı.
Eğri gezen tipleri, pullu bezle şortladı.
Bitmiş idi sağ ve sol, bir çeyrek asır önce;
Şeytan, zurna üfledi; yatağında hortladı.
-Belirsizlik var-
Eşkiya kim Üstadım? Evliya nerde durur?
Çayda akma olmazsa, kuyu, hâliyle kurur.
Adalet olsun gayri, eşkiya bay bay etsin;
Yoksa şovcular oynar; görenler alkış vurur.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!