Dünyayı terk eder mi kurşun?
Tankların ağırlığını kaldırabilir mi kuşlar?
Bir çocuk öldüğünde kanat çırpmaya müsait midir gökyüzü?
Yaşayabiliyor mudur hala bir annenin kalbi?
Kefen giymiş çocukların gözlerini yiyor mudur böcekler?
Didik didik ediyor mudur kuşlar böcekleri?
Bütün gece sizin mahallede ışıkların sönmesini bekleyip,
Yağan yağmura ve rüzgara aldırış etmeden,
Karşı apartımanın saçağına gizlenip,
Daha sonrada senin pencerene,
Mutluluk zerzevatçısı diye bağırıp kaçan o deli bendim sevgili.
Sen benim şiirlerimin
İlk göz ağrısı.
Sahibi olduğum bütün satırlar
Senin için mütevellit.
Bundan önce yazdığım bütün şiirler
Senin baş harfinin önünde diz çöküyor.
Eğer şu güzelim camilere
Geceleri kilit vurmasaydılar
Onun bahçesinde
Bir semaver dolusu çay ile
Seni unutmaya çalışıp
Her ezan okunuşunda
Avareliğim,
Dün geceden kalma.
Uyanır gibi
Sabahtan uzağım ben.
Hafiften doğrulur gibi
Yoksa kayıp mıyım ben.
Karanlığa gizlenip cennetime girdiğin gün
Cehennemim oldu tenhalığın.
Beraber seviştiğimiz gecelerden sonra kalan
Mısralarımın vebali sarışınlığındı.
Bu vakitler ''Allah''sızdım.
Bir tek günahsızdı
Saçlarından yoksun
Mektupsuz
Ateşe atamadığım şiirler.
Tarifsiz aşk türkülerinin söylendiği yerde
Eski bir şairin mısralarını dinliyorum şimdi
Denizden çıkan mavi gözlerin bir tarif öndeyken
Hangi aşk türkülerinin seni nasıl anlatacağını bilemiyorum.
Gözlerin en çok masamdaki şişenin karşısında büyülüyor beni
Bir beyazın ya da bir mavinin birbirine en çok yakıştığı yerde
Seni çok özlediğim saatlerde
Araya bir kapı sesi girip çıkıyorsa
Saati geriye alıp
Seni yeniden özlüyorum.
Biliyorum şaşıracaksın
Seni annemin baş harfi gibi seviyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!