İki buçuk liralık bir şapkamız olmadı Sadri baba
Üç kuruşluk sevdalarımız oldu uluorta
Yargılandık mesnetsiz insanların mevhum laflarında
Sıkışırız sandılar camla mekan arasına
Aynalı konsol hayallerimiz olmadı baba
Ben ise birer bardak boza hayal etmiştim Vefa’da
Dünya sonsuz bir nehir
İçinde incecik bir ruh, etrafı sarmaşıklarla kaplı
Lale gibi açmayı, ilkbaharına kavuşmayı bekliyor
Ay ışığı kapalı kutu, gözlerinde saklı
Kapalı kapıların
Halka tokmağı çaldığın
Ya da çaldırdığın insani
Kamili bulamazsan insanlığın
Haksızlığı vur taptığın
Ümit yollarım oldu şişeye koyup denize attığım gemiler.
Sevdiğim insanlar hani neredeler.
Bir yanım taşın soğukluğu
Bir yanım sen, bağdatın kavruk kumları
Bugün iki yanım da özlüyor seni
Uçuşmanı kelebek gibi
Şimdi yüzüne baksam ya şirin perçemli
Kollarımla sarsam dertli, minik yüreğini
Ah nasıl kadınsın hem mağrur
Hem kendini yollara vurmaya dünden niyetli
Kalk gidelim bizi bekler Caferağa
Sokak müzikleri de iyi gelir sana
Önce dene sonra zorla
Kemiğe dayanan sabrım yetmezse dur
Konusuz filmlere ağla
Bensiz hayaller kur
Sonra alış bulutsuzluğa
Sen güneşe küs ay sana
Yoksul denizimin görünmez dibi
Gönül sahanlığı aşmış benliğimi
Dur esme daha!
Kesme soğuktan çatlamış ellerimi
Meydan kahvesinde yine bir curcuna
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!