Zamanla elde etmişken onca zenginliği,
Firavun aldı elinizdeki tüm nimetleri.
Köle yaparken kadın ve kızlarınızı,
Son bulacağından korktuğu saltanatı için öldürüyordu erkeklerinizi.
İlham edilmişken 3 ay sonunda kutlu anneye,
Sandık içine konulup emanet edildi görünürde Nil’e.
Kendi eliyle hazırlaması için sonunu,
Nehirden alıp büyüttü evlat niyetine onu.
Sızlarken ayrılık acısıyla annenin kalbi,
Aç kalmak uğruna o yavru, hiç kimseyi emmedi.
Ararlarken bir sütanne saray ehli,
Allah (c.c) Musa’yı (a.s) tekrar annesine bahşetti.
Bir gün çıkıp saraydan, ederken hemhal,
Kavga ederken çağırdı nefsani sesle kavminden olan.
Ölümüne sebep olunca yerde yatanın,
Çöle yöneldi ve dedi “Mağfiret Allah’ım. (c.c)”
Düşmüşken yollara bitkin bir halde,
İki kız gördü “Bunların burada işi ne ?”
Otlatırken koyunlarını bilmeden,
Bir teklif geldi kızların babası ihtiyar Hz.Şuayib’ten (a.s).
Evlenip biriyle ederken 10 yıl hizmet,
Düştüler yola ailece, Mısır’a istikamet.
Varınca Tur Dağı'nın eteklerine,
Gözü takıldı ötelerden gelen ateşe.
Varınca beklenilen yere,
Bir nida duydu, irkildi önce.
Atınca elindeki asasını yere,
Hakikat penceresi açıldı kalbinde.
+
Hz. Musa (a.s) ve Firavun
Anlatırken hakikati düğümü çözülen diliyle,
Firavun, Musa'yı (a.s) suçladı nankörlük ve katillikle.
Hakikat, sözlerini mağlup edip gösterilince mucize,
Sihirbazlıkla suçlayıp haber gönderdi her bir yere.
Toplanınca bütün sihirbazlar makam-mevki hayaliyle,
Yılanlarla kapladı sihirleri tüm vadiyi.
Atınca Musa (a.s) asasını yere,
Hak gelip tüm yılanlarını toplayıverdi.
Hakikati görünce tüm sihirbazlar,
Alıp ayaklar altına tüm onur ve gururlarını,
Kapanıp en büyük kabulle secdeye,
İman ettiler, Musa (a.s) ve Harun’un (a.s) Rabbine.
Kırılınca gururu halkın önünde, görünce bu teslimiyeti,
Hile sanıp hakikati, nice tehditler etti.
Korkudan değil teslimiyetten titreyen her bir zerre,
Müslüman olarak ölmeyi temenni etti.
Karar verilmişken hakikat ehlinin katline,
Fırsat vermedi Allah (c.c), türlü türlü musibetlerle gaflet ehline.
Denenirlerken ve çağrılırlarken her kurtuluşla bu ilahi emre,
Döndüler ahdlerinden fütursuzca her seferinde.
Bir gece verilmişken haber “Çıkın Mısır’dan,”
Firavun nefretle haykırıyordu arkalarından.
Korku galip olmuşken mazlum ve teslim yüreklere,
Allah (c.c) vahyetti “Asa'n ile vur denize!”
Açılırken dalga dalga rahmet,
Bir tek inanan kalmasın geride haydi durma devam et.
Heyhat! Düşmüşken peşlerine ve gösterirken son bir gayret,
Kapansa da son anda secdeye,
Boğuyordu aslında onu, kendi içine düştüğü gaflet.
Kayıt Tarihi : 13.11.2025 16:28:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!