-1-
Musevi mezarlığının yanından geçen yokuştu
O’nu en çok özleyip,
nefret ettiğim
tüm ölüler şahidimdir
yüreğim
çipoda takılı yosun
yürek
alaca mor küften
yürü!
sakallı, yaşlı cadı
semavi dinlerin
tekâmülünü tamamlamadan terk ettiği,
metruk diyarlara
sonrası
nice sürükleyici dedektiflik hikâyesi
falcıların yazdığı antidepresanlarla
unutulmaz tarifler elde ettim
reçetelere yazılamayacak kadar ayıp içeren
-2-
Herkesin kendinden bir şey bulup, kaybettiği
kentli seçkinlerin, varlığımızı hiçe sayarak,
sisteminin en altlarına ittiği
bir besteydi
İstanbul’un silüetini bozanlar olarak
hüzzam makamı çalınan
oysa, hakkında kentsel dönüşüm kararı çıkmış,
bir gece kondu mutluluğuyla
seviyorduk biz birbirimizi
incilerin hiç dökülmediği
kedilerinin hiç yemek ayırt etmediği
kadınlarının, on yerinden bıçaklanmış
ölü bir halde
derelerinde yüzdüğü
bir varoş hikâyesidir bu!
-3-
Evrimsel açılım gibiydi aslında her şey
besin zincirinde,
her an statü değişimine uğrayabilen,
içi; iyi huylu bakterilerle dolu,
serbest radikallerdik biz
bodrum kattan, çatı katına,
asansörü olmasa da otomatlısına,
kapıcısı olmasa da merdiven silicisine doğru;
yükselen
örgütsüz
güvencesiz
öteleştirilmiş
bir dünyada,
dışlayıcı bir farkındalıkla,
adımız konmuştu
“taşeronlar!”
-4-
Basamaklarını, öpüşmelerimizle mühürlediğimiz,
merdivenli sokaklarında Beyoğlu’nun
destan yazıyorduk
bol resimli ve müstehcen
sevdim
bölünmeyen bütünlüğünde kâinatın
tozundan dumanına
zerresinden atomuna
gülünü ölesiye
O’nu öldüresiye
çok sevdim
içinde kendi gerçeğini arayan anlamına kadar
-5-
İstilacı bir türdendi aşkı
yıkıcı büyünün etkisindeki,
küllerinden bir türlü yeniden doğamayan,
ve beni
mitolojik bir kuşa evirten
odur sebep
nükleer başlığı dilimin
-6-
Başardık
bu işten de sağ çıkmayı
iki örümcek, bir tuzakta kurulu
ama bilge
iki yılan, deliklerinde engerekli
ama vakur
iki terörist, hain pusularında
tinsel ve psişik
olarak
ölüm,
istenmeyen gebelik gibi dursun ötede
-7-
Kalbime, sondaj çalışması yaparken gözlerin,
senden bir çocuğum oldu
bir tozlaşma sonrası;
hiç de toza benzemeyen
havada hiçliği kusarken anılar,
istedim
oda yerini alsın
şiirin rahminde
nesepsiz ama kutsi
darağacına astım salıncağının iplerini
büyüttüm onu
yalnızlığa bakan sarayımın bahçesinde
yılmadım dikenlerinden
güllerini sallaya sallaya büyüttüm
el bebek gül bebek
öl bebek düş bebek!
bir kerhane orospusunun doğurduğu
çocuktu aşk
annesi onu,
ne sevebildi
ne boğabildi
ne terk edebildi
-8-
Esirgenmiş vedanın
boş bir çerçeve gibi duruşu
insan hayatında
sivri tırnaklarıyla
içini boydan boya çizip
kanattığı
olmadı
yetmedi ısıtmaya seni
güneşin elleri
ayrılık
eli coplu gardiyan
gardiyan, karalı ayırmaya
sebep gerekmez bazen
ayırmak için
eli coplulara
ebediyete intikalinde aşkın,
hüzzam makamı gözler oldu
oracıkta kalbimi,
kalbine teslim ettiğim
Verda Oral
Kayıt Tarihi : 9.11.2024 17:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!