Hüzün rüzgarlarıyla karşı karşıya kalmayı, bir çoğumuz istemesek de, sonbaharda yere düşen sararmış yapraklarla, ince, ince yağan yağmur, sessizleşen kirli bomboş sokaklar, gri bulutlarla dalga, dalga yayılan yüzlerce hüzün dolu günler girecek hayatımıza ve istemeden de olsa, keşkeler de zaman, zaman içimizde yer bulacak.
Hep hatalar zinciri olacak değil ya, bazen tatlı bir anı da uyanacak hafızamızda,önce küçücük bir gülümseme yayılacak dudaklarımıza ve yüreğimizden minicik bir kuş kanatlanarak, bizleri yılların ötesine götürüp sessizce ve sevgiyle,yavaşça bırakacak…
Her ne kadar istemiyor görünsek de, güzeldir düşen yaprakların üzerinden ses çıkarıp yürümek ve yağmurun altında sevdiğimizle el-ele bir yerlerde dolaşıp, rahatça nefes almak. Hırçınlaşan denizin kabaran dalgalarını seyretmek ve bu uzun gecelerde,eski günlerde olduğu gibi,dostlarla sohbet edip, güzel saatler geçirmek, yaşamayı doyasıya, doyasıya hissetmek..
Bırakın da bizi sıkı, sıkıya kucaklasın sonbahar, zarar yok, sonuna kadar hissedelim hüzün bulutlarıyla yüklü serin rüzgarlarını, İlkbaharı nasıl seviyor ve arzuluyorsak, sonbaharı da aynı nispette sevmeliyiz ve bilmeliyiz ki, her mevsimin ayrı bir güzelliği ve her mevsimin de,ayrı bir özelliği vardır…
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta