daha gün ısınmadı
rüzgârın teninde serin gülüşler
hâlâ çıplak ağaçlar, henüz giymediler yeşilleri
serçe kuşları hâlâ yalnız
göçmen kuşların yolu henüz buradan geçmedi
tüm perdelerim çekili, karanlık odama ışık sızmıyor
pencere önündeki cam güzeli kederli, yapraklarını düşürmüş
yine sulamayı unutmuşum
küstüm çiçeği ile aram bozuk, artık açmıyor sıklamen renkli güzelim çiçeklerini
ruhumda binbir kasvet, her nefes alıp verişimde yüreğimden kan sızıyor…
eşim dostum rahat, kimse anlamıyor beni
can çekiliyor toprağımdan...
en yakın komşum “insan halleri, takma geçer” diyor
vakit erken
daha gün doğmadı…
saçlarım ıslanmadı, yağmur damlaları henüz okşamadı kirpiklerimin oyalarını
uyanamadı bedenim, hâlâ zemheri ayazını damıtıyor iliklerim
kayıp bir çocuğun ürkekliğinde düşüncelerim, dokunsam ağlamaklı duyargalarım
geçmişe uzanan yollarım gölgeli, hadım edilmiş sevinçlerimin ağırlığında hüznüm…
her gün eksilen yanlarımın kıyısında duldalayan yalnızlığım
siyah beyaz resimlerin kuytusunda kaldı, o cilvebaz o ahunisa kadın
hadi götür at beni!
mavi gözlü çocuğun serin kucağına, martıların çığlığında kanasın gözyaşlarım…
(günlerden bir gün…
on sekiz nisan iki bin on bir…)
Kayıt Tarihi : 18.11.2012 00:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!