Gün kavurur anam bir tepside akşam ocağının en kuzguni vaktinde
Gölge dadaşır benimle birbirini geçen duvarların arasında
Mizansız kaba eller tartar aşları, elden ele eğrilirir akar gider sır suyu
Dağı sel ipinden dikilir heybenin, oysa bir avuçla kanar güğüm.
Heybe sırtlanır beni, en kuytu yerinden yamalarımı kırpar gölge
Kuzuların aklı kararır, otların kalbi söner ve ova yığılır kalır üstüme
Ve ben kasıtsız gölge olurum, şimdi dolaşıp dalaştığım ben olurum.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta