Gecenin on ikisinde
Cennetten mi geldi
Hacıhamza üvezi lezzeti
Gök rengi nurlu kasede
Gözlerim iyice sulandı
Ne olur bir sefer de
Memleketine
Uçakla gelmesen de
Otobüsle
Hatta hususi otomobilinle
Gelsen
Bizim ellerimiz geniş
Yüreklerimiz geniş
Bakışlarımız sarar sarmalar
Omuzlarımızda yükselir emeller
Her nefes alışımızda
Göğsümüz karanfillerle dolar
Sen doğdun diye
An ağardı.
Kalp atışlarınla
Gök alpleşecek iyice.
Sarı saçlarında
Günlerimiz
Sen konuşamıyorsun diye
Kulaklarımız duymaz oldu
O eşsiz muhabbetten geriye
Tatsız tuzsuz lafı güzaf oldu
Herkese kucak açan Mustafa
Bir gül goncası, nazenin şehir
Seni son nefesime kadar seveceğim
Evliya Çelebi’nin
Bunca diyar gezdim
Osmancık’taki çam kokusuna
Başka bir diyarda rastlamadım
Evin direği, gölgesi, çiçekleri
Bir kapı sesi işitti
Yaprakları üstünde
Bir dostun getirdiği
Hediye incir sepeti
Yeşertti evimizi
Haberin geldi birden anonsla
Yürekler gark oldu tükenmez yasla
Kollar sana uzandı
Nafile ömrün kısa
Duanla kucakladığın hayallerin
Sami Uzamaz’a
Ayrılığın
Uzadıkça uzadığı
Günler geçti, günsüz günler
Dostlarını, minibüsünde taşıyan,
Kalemiz muhasara edilmiş
Kalemimiz kırılmış
Kalplerimiz mürekkep olsun da
Gökkuşağını boylayalım
Göller ıssız ve serin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!