Bülbül
Gülzarını kaybetmiş yaralı bülbül gibi,
Rüzgârlara kapılıp amaçsız esiyorum.
Ali’sinden ayrılmış bir garip düldül gibi,
Sağa sola koşturup nefesim kesiyorum.
BÜLBÜL
Bülbül sukut eder günü gelince
Gülünün dikeni battıkça batar
Kendini öldürür umut bitince
Son nabzı goncanın göğsünde atar
BÜLBÜLCE
Gelir misin diye sorar dururdun
Derdimi dağlara satmaya geldim
Sükûtumu hayra yorar dururdun
Doğrudur dilimi tutmaya geldim
BUNDAN SONRA
Bıraktım sevdanı artık kenara
Bundan sonra bensiz kalsın güllerin
Gözlerin dönse de her gün pınara
Bundan sonra bensiz kalsın yılların
Büyü
Üstüme hüznün döküldü
Giderken bıraktığın şalından
Oysa ben sadece koklamak istemiştim
Burnumun direklerine kadar
Yalnız gönlüm mü sızlasın kokundan
Çağrı
Cevapsız çağrısın sen benim için,
Kaç kere çalınca gönlün açılır?
Dermansız ağrısın sen benim için,
İlacın günde kaç kez içilir?
Çağrı
Dinle beni güzelim, sana benim çağrım var,
Özlem sende kalsın da bir de seni görelim.
Sol göğsümün üstünde bitmeyen bir ağrım var,
Sevda sende kalsın da şifasını soralım.
Gel artık güzelim zamanı geçti
Gittiğin yerleri mesken mi tuttun?
Kim bilir kaç asık maşukun seçti
Sen geri dönmeyi nasıl unuttun?
Can
Gidişin ani olmasın,
Yavaş yavaş terk et beni.
Fark ettirme aman sakın,
Sessiz sessiz terk et beni.
Canan
Dokuz yüz yetmiş altı Kasım ayında,
Açtım gözlerimi adım verildi.
İşte ondan bugüne siz de sayında…
Otuzu mu geçtim gönlüm duruldu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!