Ölümü eşikte, sevgiyi beşikte gördüm.
Yitirmişe, göz ile bakmadım.
Gidene selam etmedim.
El tasam mı benim.
Gider yollarda gittim.
Bir su damlasının zerreleriyiz.
İnsanlarız. Her şeyimizle birbirimize benzeriz.
Hava, su, toprak ve güneş ile üreriz.
Doğar, yaşar, ölürüz.
Bir daha gelirmiyiz dünyaya bilemeyiz!
Hep sormuşumdur kendime,
Farkın, farkındalığındaki fark:
Sıfır,
Yok,
Hiç,
Elde kalan;
Kocaman bir sıfır.
Ağlamalı, yanmalı, fecre kadar
Günahlarım;
Cehennem çırası çığlıklarımla
Tutuşur, yüreğimdeki ormanlarım
Günahkarım;
Kalabalık zannederdim cehennemi
Bir başıma, samanalevi kalabalığında,
Tuzla'da gün düşer, tepelerin ardına.
Henüz geceye vakit varken.
Akşamın alacası çöker omuzlarıma.
Yüğreğim yanar,
Sana iki mektup yazmıştım, tahrir dersinde.
Utanıp, adını değiştirmiştim, eline geçer diye.
Birinde Nisan, diğerinde Eylül demiştim sana.
Biri gelişini, diğeri gidişini hatılatırdı bana.
Nisan'ın gözyaşları toprağa düşer, Eylül'ünde öyle.
Bu son mektubumda, adın yine değişecek.
Ağla.
Ağla çocuğum ağla.
Sakın olaki,
Ağladığına ağlama.
Gözlerinin rahmeti,
Eşşek dahi döndüürüse değirmeni.
Söylenecek ne kalırki.
Ne olabildik bir dilenci.
Ne de, papyonlu bir beyefendi.
Döndürürler dönen değirmeni.
Ne kadar uyudum bilemem.
Uyandım.
Ben bir kara dağım.
Yanımdan yollar geçer.
Yolcular geçer.
Sessizliğin gürültüsü, hiçliğin haykırışları.
Ve yalnızlığımın hıçkırıkları, ömür sancılarıma yayılıyor.
Izdırabım aklımı almak için başucumda.
Sessizliğim, hiçliğim, yalnızlığım yaşamın bedeliydi. Biliyorum.
Aklımı vermek neyin bedeliydi? Ben delimiyim.
Yoksa, öldüm de, cehennemdemiyim? Bilmiyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!