Bir sonbahar günü daha geçiyordu,
Elime takılan bir kagıtım birde kalemimdi,
Hep isyan ederek karalıyordu,
Sertti,hırslıydı keşkelr hep benim içinmiydi,
Kendimle olan kavgalarımdan yorulan beynimdi,
Bıktım,bıktım canım anlıyormusun.
Kuru çalıların ellerinde kanıyor tenim,
Sır dolu duvarlarda gençligim,
Hani umutum nerde ellerin,
Yüregim çakılı küflü taşlara,
Siyah yosunlar ayaklarımın altında,
Hadi umudum tut uçurtmayı sende,
Her sabah uyandırır beni çiğ tanelerim,
Masaj yapar her yapragıma,
Güneş ısıtır her yanımı,
Başlar serçelerim uçmaya,
Ben bir güz gülüyüm,gülüm,
tapınaklar kurdugum yüregime,
Bir yare secde ettim,birde yaradana,
Gözyaşalarım yıkadı gitti,
Sevda şiirlerini,ben bile duyamadım,
Sıyrıldı gitti kutsal saydıgım her hece,
Bir bir besmele dökülür durur dudaklarımdan,
Hayatın anlamını anlamaya çalıştım,
Geçen yıllarda,
Yıllar yoruldu ben yoruldum,
Uçan kuşlardan,
Açan güllerden,
Giden postacılardan,
Bilinmedik zamanlar çalıyor çanlarını,
Donuk gökyüzüne yerleşen bulutlar,
Ufukta hep mavi tonlar,
İzmit körfesinin bağrından kopmuş geliyor,
Onu önünde süslü bir balık sürüklüyor,
Bir sağa bir sola eğik uçan martı,
Hasret kokan sinemsin,
Cennette ki yerim,
Kalbimin atar damarı,
Sensizken ruhumda yaşattığım,
Bakışlarının doruklarındayken,
Durmam gereken kavşak,
Hangi beyhude yaşanmışlığın çizgileriydi bunlar,
Yasa bürünen pütürlü yılların çığlıkları,
Çığ gibi yıkılan yürekten,
Sızardı içeriyede,
Baş kaldıramazdı,
Solucan kokan topraktan,
Susma sende söylebilirsin,
İsyanlarını,
Yagmalanmış yıllarını,
Nasılsa küflü tozlu kalmış
Zamanlarını,
Ne fark eder nasılsa duymayacaksın,
Salınır durur yaş akşamlarda,
Hep soluk renkte,hep aglamakta,
İsyan yapraklarında,ümitler ayaklarında,
Üşür durur alaca şafaklarda,
Sevgiyle boyun büker mor akşamlara,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!