Gece kör kuytulara doğru yol alırken
Şehir suskun
Kaldırımlar sokak lambasının gölgesinde
Arsızca avını bekleyen puştlara yaslanmış
Yaşamla ölüm arasında kalanlarla
Karanlıktan besleme
O büyük fırtınadan sonra
Ayaklandı düşlerim
Efsunlu ateş araladı
Gönlümün surlarını
Sen güneş ol, ben ay
Ayın halesinden sana bakayım
Sen Gündüzüm ol,ben gece
Şafak yıldızında seni bulayım
Biliyor musun anne
Sen gittiğinden beri ne çok şey değişti
Ne çileler büyüttüm kısacık zamanda
Öyle yaşlandım ki
Bu şehir ağır geliyor artık
Boşa bağlanmışım boşa yanmışım
Her nefes alışta seni anmışım
Sendeki hevesi ben aşk sanmışım
Sen benim sevgime, layık değilsin
Yüreğinde değil,sevgin dilin de
Sen beni bırakıp gittin ne oldu
İnan yokluğuna aldırmıyorum
Terk edip gidişin bayramım oldu
Şerefine kadeh kaldırmıyorum
Kaybeden sen oldun böyle ederek
Bilir misin sen
Ne zaman sen düşsen aklıma
Bir ucu bahar
Ölümle sözleşmiş
Öldürdükçe demlenen
Her canlı cesetten ders alan bir nefesim
Yaşasın içimdeki binlerce mezar
Yaşasın dokuz yol dokuz köy dokuz diyar
Sensizlik kokan gecenin demindeyim
Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok
Umutlar yeşermeyecek belki bir daha
Sensizlik uzadıkça hırçınlaşıyorum…
Bana acı veren, beni sıkan yalnızlık değil;
Hayat hep bana mı yalan söyler
Sesimi duyan yok elimi tutan yok
Konuşan dilim lal anlaşılmaz duygular
Yaşam aşk rengine büründükçe
Hasrete özlemlere yüklenir
Taşırmı bu yükleri ama ben eziliyorum
süpersin canım süperrr