Hükümsüz Sayfa Şiiri - Kaya Su

Kaya Su
25

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Hükümsüz Sayfa

Kimse anlamaz, anlam veremez.
Belki de umursamaz ama
ben yine de özür dilerim.
Biraz isyankârdır ve serseri bir tavrı vardır.
Alaycı gelebilir sözlerim.
Anlam taşımaz bakışlarım. Çökük, baygın bakar gözlerim; biraz da yorgunum.
Aslında kızgınım, kırgınım, dargınım. İzlerini sakladım sırtımda, yük olanların açtığı yaraların.
“Olsun.” dedim, gülümsedim. Gülmenin yalan olanını iyi bilirim.
Umarım günah sayılmaz diye niyet ettim, daha beterinden sakındım; kaçtım öfkemden.
Sebebi bir benim başıma gelenler değil söylediklerimin. El bile sallamadın arkasından benden gidenin.
Sadece götürdüklerini özledim.
Özlemim bana kadardır, kimseye söylemedim.
Nerede, ne zaman başladığını bilmediğim, daha bitmemiş;
kimi acı kimi tatlı, üst üste birikmiş.
Adı var ama söylemeye dilim dönmez.
Halk arasında “dert”, bende ise şiirlere ilham kaynağı birkaç mesele yaşamışım.
Ki yerden yere vurmuş beni şefkatli, sıcak bazı dost, bazı yar eli.
Kim geri getirebilmiş giden günleri?
Aptal gibi bir ben peşine düştüm.
Düşmekten sıkıldım, çevirdim kendimden uzağa yönümü.
Bu kez yollara düştüm, kalkabildiğim kadar yerimden.
Yol uzun, kalabalık; herkes gitmiyor.
Kalanlar var, kimi yol bilmez, kimi iz.
Kendim gibisini bulmaya baktım.
Baktığım yerde neler gördüm neler…
Ne ses var ne de kimse söz eder.
Çok güzeller gördüm kirletilmiş bedenleri.
Ya 5 ya 15, belki dakika belki gündür…
Düşürülmüş yere yüzleri, zevk uğruna dünyevi.
Güçlünün hükmü var; gücü ne akıldır ne bilek.
Hindir, hiledir bildiği, bir de şeytana uşaklık etmek.
Her şeye verilmiş bir renk.
Sözlerden ya da gözlerden anlarsın.
Bitmiş sanki, ihanete kalmamış.
Canın yanınca uyanırsın.
Kardeş kavgasının arasına girmiş;
güya ilmi büyük, dilbaz pislikler.
Kardeşi kardeşe düşürenlerdir aslında, ama göremiyor cahiller.
Reşit olmamış daha aklı, fazla büyümüş diye bedeni.
Bilememiş, şaşırmış; oyun sanmış gerdeği.
Daha sütün tadını unutmamış, töre tokatından akan kanı emmiş dilleri.
Ben neler gördüm neler, unuttum derdimi.
Daha yol var, yol uzun.

Sistem denen bir icat varmış;
sözde insana fayda diye.
Toplamış insanı insana köle diye.
Vermiş akıl, vermiş irade yaradan nimet diye.
Engel olmuş sistem arkada.
Önünde ipsiz kuklalar.
“Düşünme.” diyor, konuşmayı iyi bilen ibneler.
“Gördüğün yeter. Zinhar aklın fazlasına şaşar, laf söz edersin.
Yazılana, yazana, yazdırana isyandır. İsyan büyük günahtır."
Burnundan öteye büyümüş göbekleri tok olan açların, doymak da bilmezler.
Bildikleri çalmaktır, çırpmaktır;
ayakta uyuttukları gariban kerizlerin
cebinden, elinden, ömründen.
Öyle olmuş ki minareye gerekmiyor artık kılıf;
çalınanlarla yapılmış, zaten malzemesinden de çalınmış.
Ha bir de aşksız âşıklar var.
İki üç kelime türetmişler alâkasız sevmekten.
Normal görüyorlar sapkın ve cenabet sevişmeleri.
Leyla ile Mecnun’a benzetiyorlar o çirkin düşüncelerini.

Ben neler gördüm neler…
Daha bitmemiş yolum.
Sonunu bilmiyorum.
Gittikçe artıyor,
arttıkça boğuyor.
Daha yol var, yol uzun…

Kaya Su
Kayıt Tarihi : 6.9.2025 23:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yorgun bir yüreğin isyanla, özlemle ve gördüğü çürümüşlüğün ağırlığıyla çıktığı uzun, bitimsiz bir yolculuğun şiiridir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!