“Hohlayarak buzdonu camda gözdeliğini açtım.”
Bunun ismi fırtanı olmalıydı. Hiç böylesine dokunmamıştım. Bu fırtına hiyeroglifi, karanlık binlerce (u) sesli çizgiler olmalıydı. Öyle bir (u) ki tarihe karışmış nice yeraltı medeniyetinin o ani kırılmalarından bir bileşimdi sanki.
Buraya geldim ve bunu bir kaç gün içinde hemen anlayıverdim. Gördüm onları. Bu yeraltı tirene, bu dolaplara ve bu karanlıktan çıkan mort ışıklı negatiflere Yeraltı Yaratıklarının sürgünleri dolup dolup boşalıyordu. Onlar çoktan çürüyüp toprak olmuşlardı ama, can verirlerken ve can verdikten sonra çıkardıkları o korkunç ses; onların tekrar şimdiki zaman zarına yaklaştırılmalarının sebebi olmuştu. Bu Yeraltı Yaratıkları farklı farklı tonlarda beyaz rengin sayısız karanlığında siluetlerini koruyabilmişlerdi yine de. Bizler onların çeşitli şekillerdeki canavarca görünürlükleri üzerine flimler yapıyorduk. Bizi, korkutmalarını istediğimiz ânlarda, onları kutu'landıkları yerlerin ta uzağından bile durdurabiliyorduk. Refah Toplumunu yaşatmakla iş bitmiyordu. Fantastik Üretim ve Tüketim Teknikleri bulmak lazımdı.
Bundan olsa gerek o zarda bir takım zonklamalar olmuyor değildi, oluyordu. Bazıları öyle korkuyordu ki, U'nun helezonları içinde geçmiş çağlarda giyindikleri eski bedenlerini yeniden yeldirerek, yine insan şekillerine dışlanarak, metroların son basamaklarına kadar kendilerini sürüklüyorlardı.
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta