Yine yirmi altı şubat, yine Türkün dert mevsimi,
Bir gecenin karanlığı unutturur dört mevsimi.
Her şubatta sızım sızım sızıldar intikam sazı,
Alınmazsa o kan olmaz şehit ruhu bizden razı.
Katledilmiş bebeklerin çığlıkları kulağımda,
Su yerine kan akıyor şimdi İsa Bulağında.
Alacağız kısasını bizi böyle vuranların,
yüzülmüş derilerin, o yakılmış Kur'an'ların.
Kalmaz yerde Hocalı'nın onca mazlumunun ahı,
Yakar aheste aheste narında hakkın Allah’ı.
Hocalı bir Şubat gördü cümle tarumar altında.
Üç aylık gül kokan bebek dondu orda kar altında.
Vahşi ermeni şişledi, onca hamile kadını,
Asırlar devretse bile tarih unutmaz adını.
Hocalı, küfr emelinin kanlı gömlek giymiş hali,
O yirmi beş yıldır Türk'ün bağrındaki taş misali.
Gelir elbet Türk'ün ayak sesleri titreten arşı,
Seda eyler Hocalı'da, Karabağ'da Mehter Marşı.
Yetişir imdada gardaş, ayak altta kalmaz Şuşa,
Bitmez olur bu toprakta Nuri Paşa, Enver Paşa
Büyümekte nice nice Tomris Hatun, Sara hatun,
Vatan aşkının sırrını çözmekte aciz Eflatun.
Bir zafere kılıf olur bu yirmi beş yıllık sıla,
Adalet tecelli eder, olur bir müjde hasıla.
O zaferle vücut bulur cümle ettiğimiz ahit,
Ebediyen mezarında huzur bulur şanlı şehit.
Hocalı, Türk ellerinin kalbine vurulmuş gemdir,
Onu geri almak bize havadan, sudan elzemdir.
Yalnız değil Azerbaycan, gardaşı, Huda’sı vardır,
Birlik olan her diyarda bir zafer sedası vardır.
Vugar Savzaliyev
Kayıt Tarihi : 24.5.2017 13:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yine yirmi altı şubat, yine Türkün dert mevsimi, Bir gecenin karanlığı unutturur dört mevsimi.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!