Ne davet ettim sözü, ne sustum bilerek,
Bir hâl çöktü içime, ne inkâr ne gerek.
Ne hâkim aradım ben, ne şâhid-i beşer,
Kendi kalbim okudu hükmü gizli defter.
Terâzî kurulmadı meydân-ı kelâma,
Kefeler içimdeydi, tartı sessiz ama.
Ne suçumu haykırdım, ne beraat diledim,
Bildim ki insan kendin yargılarken eğilir dim.
Bir cürmüm vardı belki, adı konmaz cinsten,
Ne sözle eksilirdi, ne susmakla dinçten.
Ey nefs, sana çok kez kılıç kuşanmadım,
Ama her gece usulca seni ben tarttım.
Ne Fuzûlî gibi âhım taştı rahmete,
Ne Nef‘î gibi sözüm vardı celâlete.
Ben arada bir yerde, sesini yutmuş,
Kendi iç gürültüsünde yavaşça unutmuş.
Gamı bağırarak değil, tanıyarak sevdim,
Çünkü tanımadığım her acıyı incittim.
Bir cerh var ki içimde, kanamaz, bağırmaz,
Sorulmaz “neden” diye, cevap da aramaz.
Geçmiş önümden geçti, yüzüme bakmadan,
Gelecek sustu kaldı, adımı anmadan.
Ne mâzîye sarıldım, ne ümîde tutundum,
Bir anlık idrâk ile kendimde durundum.
İmdi bu hâldeyim ben: ne ilan ne hitap,
Bir iç hesap bitti, kalbimde mühürlü kitap.
Sorulmazsa kimseye “Ne oldu?” bu gece,
Bil ki insan kendini bağışladı sessizce.
Kayıt Tarihi : 19.12.2025 21:58:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!