güzellikleri kokluyorum 
çirkini güzel sayarak.
rengarenk kelebekler uçuşuyormuşça
sevdalı kuşlar kanat çırpıyormuşça
güzellikleri kokluyorum.
yar yanık bağrımı, al içinden güneşleri avuçlarına 
sil kızıl rengini bulutların ufkumdan
temiz karanlıklar çökünce doruklarına kazıkkıran dağı’nın
kaybolan rengiyle taşı sevdamı ardıç korusuna
sana gelen bana gelsin diye niyazlar et
sildim hatıralarımdan tüm kentleri
köyleri oğludur diye oturttum bir bir toprağa
alın çizgilerim ulu çınarların yaş halkası
kırlarım yaşamın şakağında tan
koyun yerine efkarı yaydım huzur yaylasına
ne şimşeklerle vınlayan kurşunlara aldırdım
Tarih Evrenseldir
Hey! Avrupa;
tarihi sen yazmadın.
ama yaşadın parça parça
bütün bütün, topyekün.
Yamaçlar, vadiler boyu renk cümbüşü…
Tüm güzellikler seninle özdeş.
Kümeleşmişçesine koyun koyuna
Saçlarının bukleleri gibi.
Akşamın mehtabında inciler,
Gecelerin kasvetini atıp
Gömdün mü yıldızları içine?
Karanlıkta ateş böceği kamaştırdı mı gözlerini?
Hiç bozdu mu hayallerini en tatlı yerinde,
Pencereleri çarpan rüzgâr uğultuları?
“Çölde mi yitirdim? 
Yoksa, göl kenarında,
Ararım yavrumu geyikler gibi.”
Ağıtlar yakayım,
Döveyim başımı, dizimi
Diner mi yürek yangını?
HA BİRE
Ayak uyduramam çarka
Döner dururum ha bire
Sırtımızda yoktur marka
Gözlerim dolanır yurdun ufkunda
Ne yaylası yeşil, ne dağ, dağ şimdi
Fark etmez bitmişse yaşam beyinde
Ne ölü defnolur, ne sağ, sağ şimdi
Denizde dalga yok havada rüzgar
Memleket hasreti burnumda tüter
Vuslak nasip midir ömür bitmeden?
Dostları ziyaret borçtur boynumda
Bilmem pak olur mu vade yetmeden?
Gurbetin lokması büyüktür derler




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!