Salık bir boşluğa bıraktım kendimi
Hazan değmiş yaprak
Dalından koparılmış
Ayak dibine düşen gül gibi
Tarihsel bir devinim geçiriyor
Yaşama şansı mucize bekleyen yüreğim.
Su iken kirlendim
Ete bürünüyorken garip bir sancıda irkildim
Kardeşin kardeşi tekmelediği karın boşluğunda Karanlığa sıkılan kurşun sesleri içinde
Temmuz ortalarında ışığa merhaba dedim...
Heyula zamanla göbek bağımı kestiler
Kör makasla ve beni doğuran kadınla…
İnsanların akıl izan kabul etmez cehaletine
Ağladım... Ağladım
Yaşayacaklarıma kahrederek ağladım.
Onlar avuntularla durdurdukları her ağlamamın Suskunluğu sonrasında kundağa hapsolunmuşluğuma Tüm insanlığın cehalet bedelini
Kundaklar da hapsolmam ile ödedim ki
Kundak kefenin provasıymış, höllük ise mezarın
Büyüyorken gördüklerim, işittiklerim
Ve gecenin paranoyak çığlığına mahkûm kaldığım Ruhun yara aldığı zaman dilimlerinde
Aradım hissettiklerimle
Bazen aşkı, bazen mutluluğu
Sonra yaşayacağım vuslatı
En çokta daha su iken insanın
Kirlenmemiş evreye dönüş yolunu...
Büyüdükçe kafatasının içine hapsolunan aklı aradım Binlerce yara almış ruhumu tabip tabip dolaştırdım. Öğrendim ki oynadığım akıl oyunları ,
Ruhuma aradığım libas
Nihayetsiz bir anaformuş.
İşte o silik hakikat içinde
Ruh yarası, aşk yarası
Sırtından açılan yaranın dikiş tutmadığını
Nihayetinde kavradım.
Bulamadıklarım içinde bulduğum
Bir pusula önderliğinde toprağa sevdalandım.
Tüm sahiplikleri mi çaldırdım arafta
Toprakla vuslatı mı kim çalabilir inşirahta?
Kayıt Tarihi : 18.10.2019 12:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çare Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi 4 sayısında yayımlanmıştır.

TÜM YORUMLAR (1)