Bakıyorum öylece boş sayfaya elimde kalemim.
İçimden geçenleri toparlayamıyorum, hep böyle oluyor zaten.
Tam başlıyorum güzel gidiyor, sonra tıkanıyorum, nefes molası veriyorum.
Gönlüm geçiyor kalıyor.
Saatler geçiyor anlamıyorum,
Günler geçiyor fark ediyorum,
Haftalar geçiyor kendime kızıyorum,
Aylar geçiyor artık toparlanmam gerek diyorum.
Toparlanıyorum ama.
Bir yerden kaçmak istediğimiz zaman o taksi hep orada bekler, siz gitmek istediğiniz yeri söyleyin yeter.
Hey! Taksi.
Beni olabilecek şekilde en uzaklara götür, kestirme olsun
Bir de damar bir radyo kanalı aç ki gözyaşlarım açık pencereden birer birer süzülsünler…
Yoksa bu yol bitmez bu gece.
Bu gözler gördü tek gerçeği, sen ne söylesen boş bu saatten sonra bana,
Yoksa o kıymetli gözyaşlarımı harcar mıyım o kadar kolay?
Şimdi bilmediğim bir adamın taksisindeyim ve bilinmeyen bir karanlığa doğru gidiyorum.
Senden olabildiğince uzaklara…
Sen benim karanlıklar içinde kayboluşumu göremezsin,
Çünkü etrafını sis sarmış.
Cesaretin yoksa benim hayatımda yerin yok demektir!
Kaybeden ben değil her zaman sen olursun!
Gayet net değil mi?
Anlatamadım mı yine?
Senin anlamaya niyetin yok bence.
O zaman…
Siktir git!
SAYGILARIMLA…
21/08/2011 00:15
Kayıt Tarihi : 22.8.2011 00:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!