Kahrımı, kederimi anlatacak kelime bulamadığımdandır susmam. Yıkılan inançlarımın gamını anlatacak bir âlim gelmemiş geçmiş yüzyıllardan.
“Kim o deme boşuna benim ben, öyle bir ben ki gelen kapına baştan başa sen” diyecek kadar sevip sen olmuşken; nasıl bir bıçak, nasıl bir kurşundu “benim sorumluluklarım var” demen.
“Mademki benli hayat sana kafes kadar dar, uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar” derken Cemal Safi, canını yakıyor olmalıydı yeterince sevilmeyişi. Anlıyorum şimdi Cemal Safiyi, o da yaşamış sevilmeden sevmeyi, yaşarken ölmüş olmalı ki, artık göze alabilmiş, sevdiğine git demeyi.
Motorları maviliklerin üzerine üzerine süreceğiz ama dün elimizi tutan bugün yabancı
Kiminle adım atacak olsak yarına “biz bir” olarak çıkamayacağız sabaha, kahpeliği bırakıp gidecekler bir de kokularının yanında.
Yokluklarına dayanmak sanki az iş gibi, kahpeliklerine rağmen hala seviyor olmak yükü var omuzlarda.
Ve senin dediğin gibi “şimdi sende herkes gibisin” demek gerekiyor galiba.
Birdenbire vurdu gün isigi yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her sey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye basladi duman topraktan;
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta