Ölünce insan
çevresi kalır geriye:
Uzaktaki dağlar
mahallenin evleri
ve yol
Geceyarısı uykumda karıncalar beni istila edip
dağlardan ve dağların ötesindeki yaylalardan aşırarak
yeni dağlara doğru taşıdılar...
Şafakta bir takımyıldız olarak uyandığımda bir kuytuda,
birisi kendisini yüzüstü bırakmış olan ellerden
Neyi yeğleyeyim, bilmiyorum:
Seni mi, sevgilim, Toros Dağlarına,
Toros dağlarını mı yoksa güllere.
O kadar güzel ki Toros Dağları;
Gülleri o kadar al, o kadar kokulu ki!
Bilmem hangi birini yeğlemeli
Seni mi sevdiceğim, Toroslara
yoksa Torosları mı güllere
öyle güzel ki Toros dağları
öyle kırmızı ve mis kokuyor ki güller.
Sevmiş olduğumuz ne varsa hepsi adına yalvarıyorum sana.
-İçimizde anlatılmaz bir erinç ve dağların gerisinde
ne olduğunu bilmemenin verdiği bir mutlulukla-
daha önce adını bile duymadığımız yabancı limanlarla
uyandığımız o yaz sabahları adına.
Çöller ve ilginç gömme törenlerinin yakınlığını fısıldayan
Mavi gökte toplanmaya başlayan
açık renkli, ilk bulutlar
koyu gölgeler salıyor
dizboyu, kuru otlara.
Çaresizliğim, sevgimsin.
Çılgınlığım, sezgimsin.
Dört bucaktan bana seslenen
görmediğim her yersin.
Çığlık atmamak için sığındığım
bu altı dizesin sen
Sevdamsın sen, umutsuzluğum.
Çılgınlığımsın sen, yeteneğimsin.
Ve henüz bulunmadığım bütün yerlersin
dünyanın dört bucağından beni çağıran.
Şu altı dizesin sen
Öyle uzun zamandır geziyoruz ki
unuttuk artık yaşadığımız yeri.
Ama bilseydik yerini
doğruca dönerdik hemen evimize…
Atina diyoruz bu kente
Bazen öyle yakınım ki sana, ağlarım.
Bazen öyle uzağım ki senden, gülerim.
Bazen öyle mavi ki gökyüzü çatıların üstünde,
belliymiş gibi gelir, aşk neden böyle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!