Annesinin zayıf nefesini takip ederdi korkuyla kadın.
Ne zaman umut kesecek olsa çatı yükselirdi, yıldızlar altına girerdi, ferahlardı kısa süreliğine.
Sonra bir baykuş öterdi; inanırdı ki bu ötüş annesini öldürecek.
Koşarak çıkardı bahçeye ve baykuş gidene kadar karşısında oynardı. Böyle yaparsa annesi ölmeyecekti.
Deniz istiridyeyi,
İstiridye inciyi,
Ben seni sakınırım.
Maviye vurgun bir kuştur yüreğin,
Biraz sabır, ve sonra lale bahçesi,
Rengârenk ve kokulu sevgim sonrası, lale devri.
Öpüşlerimi tutsak et ellerine,
Sana dair tek bildiğim bu ve sen,
Bir kedisin sanki, yüreğimde mırıldanıyorsun.
Kardan kadın olacağım.
Havuçtan burnum uzayacak,
doğruları söylediğimde.
Neydi doğrular, bayım?
Üşüdüm, bana bir de atkı takın.
Gökyüzüydün belki kuşa,
Uçacaktı boşluğundan.
Yağmur sonrası güneşiydin belki de,
O da gökkuşağındaki kayıp siyah.
Bulunamayacağına emin kuş,
Sesinin kıyısında, bidar
Çiseleyen her yağmur elimi tutar.
Bir kelebek konar kısa kara kirpiklerime,
Emin hissederim.
His derim kelebeğe,
Ben, otuzlarının başlarında,
hayatı umursamaz yaşayan
umutsuz bir kadınım.
Çektiği kahverengi perdenin önündeki
Bak, nasıl kusurlar var
Yaşamın yüzünde.
Ve bir sabi, karın altında
Piyano çalıyor.
“Kanadı, ahını almış gökyüzünün.”
“Kapısı açık bir kafesteyim, uçmaya korkuyorum.”
1.
Umuttan, yaşamdan, ışıktan yanayım.
**Yanlışları yazıp yüreğime,
Buruşturdu bir kâğıt gibi.
Değersiz hissettiğim yer...
Güvensiz, ne yapacağını bilemez hissettim,
Ve acısını içimde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!