Kullanmaktan çok eskimiş yıpranmış bir bavulum vardı
Adını “Hayat bavulu” koymuştum,
Yaşadığım neşe ve sevinçlerimi, sıkıntı ve kederlerimi,
Her türlü gam ve kasvetimi işin kolayına kaçmadan, içine yerleştirmiştim.
Unutmamak için özellikle karşımda durmasını istiyordum.
Baktıkça ona geçmişimi, yaşadığım iyi kötü anılarımı, hatırlamak ihtiyacı duyuyordum.
Bavulum eskimiş yıpranmış da olsa benim için manevi değeri haddinden fazlaydı.
Zira sevdalı gözlerimin didelerinden, boncuk boncuk akan, gözyaşlarımı sildiğim kenarı
Motif motif sevda işlemeli mendilimde içinde saklıydı.
Meftun olduğum yarimin “sana çok yakışıyor” dediği narçiçeği kırmızısı tişörtüm de,
Ütüsü yeni yapılmış gibi bavulumun en güzel yerindeydi.
Bu tişörtümü ilk giydiğimde, gözümün nuru nazlı yarim “bugün biraz daha hoş olmuşsun”
Cümlesi geldi aklıma.
Eskiden, kırmızı rengini sevmez ve hiç giymezdim.
Ama “biraz daha hoş olmuşsun” ve “sana çok yakışıyor” cümleleri tırnağın dünyalara değiştirmediğin yarimin bu iki cümlesini duyduktan sonra, her daim kırmızı giyer oldum.
Hatta kırmızı tişörtüm eskimesin diye onu o günden sonra giymedim ve gözüm gibi sakladım.
Çünkü yıllarca, dünyalar güzeli yarimin hoşuna gitmeye çalışıyordum ama bir türlü başaramıyordum.
Bunu her şeye Kadir olan Allah bana yaşattığı için hamdü senalarımı artırdıkça artırdım.
Öylesine mutluyumdum ki, bu mutluluğumu anlatmaya kalkarsam kalemlerimin mürekkebi yetmez.
Sevilmek, insanın ölesiye sevdiği yarin hoşuna gitmesi ne kadar ulvi bir duygu imiş şimdi anladım.
İyi ki anlamışım. Zira bu duyguyu bire bir yaşadıktan sonra, hayatın gam ve kasveti, sıkıntı ve kederi, gam ve tasası bana hiç dokunmuyordu artık.
Daim asık suratım, görenleri bile derinden mutlu eden gülücüklerin, her türlüsü yüzüme yansımıştı.
Güvercin misali uçmak istiyordum. Sevincinden yerinde duramayan bir çocuk olmuştum sanki.
Hal ve ahvalleri mi gören bir acayip bakıyordu bana.
İçim içime adeta sığmıyordu. Gül sevdalı bülbüller gibi aşk ve şevkle şakıdıkça şakımak istiyordum.
Zira kendimle küsmüşlüğüm bir anda bitmiş ve kendimle yüzde yüz barışık olmuştum.
İnsanın kendiyle barışık olması dünyanın en büyük zenginliği olduğunu,
Hayat mektebini biricilikle bitiren bir öğrenci gibi hemencecik anlamıştım.
Demek ki; Anlamak fani dünya hayatının ana fikri ve mukaddimesiymiş.
Karşımda duran hayat bavulunu açmak istedim ama sonra açmaktan vazgeçtim.
Zira açtığımda, bu güzel duygu ve düşüncelerden sonra hatırlamak istemediğim,
Kötü düşüncelerin gözlerimin önüne yeniden gelmesinden çekindim.
Tozlanmış bavulumu temizledikçe temizledim.
Temizledikten sonra yar ile içtiğim tam kıvamında demlenmiş tavşankanı ikindi çaylarını bardaklarca içtiğim anları hatırladım.
Yar ile tavşankanı ikindi çaylarını içtiğimde çok dertli söylediğim,
“Akşamlar oldu gene, çıralar yandı gene, Ak yüzlüm ceylan gözlüm, Aklıma düştü gene”
Uzun havasını söylemek geldi.
Söyledim ama yar karşımda olmadığı için o zaman ki gibi güzel söyleyemedim.
Büyük bir titizlikle, özene bezene çay demledim ama yine tam kıvamında olmadı.,
Bir anlam veremedim çünkü her zaman yaptığım gibi yaptım ama o lezzeti bulamadım.
Demek ki her şeye en ali anlamları katan yarin yanımdaki varlığıymış.
İstemeden, bilemeden, dünyalar tatlısı, dünyalar güzeli yarin, kalbini rencide ettiğim anlarım gelince aklıma.
Hayıflandıkça hayıflandım kendi kendime defalarca”yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun” dedim
Göğsümü yumrukladım. Beddua etmek dinimizce günah oldugu halde kendime içten beddua ettim. Hatta kendimi küfürler ettim.
Manidar ah ile vahları çektim ama olan olmuştu. Keşke bu cahilliği bu kabalığı yapmasaydım diye çok içerlendim çok hayıflandım ve haddinden fazla nedamet duydum.
Ama aklı selim düşününce, kendime mert ve babayiğitler gibi söz verdim.
Bu emanet can bu tende oldukça, asla ve asla bir daha ne pahasına olursa olsun,
Ona gülden ağır hiçbir söz söylemeyeceğim, söylemeyeceğim, söylemeyeceğim!
02/ Haziran/ 2025
Kayıt Tarihi : 2.6.2025 14:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!