Havliye Ecer Şiirleri - Şair Havliye Ecer

0

TAKİPÇİ

Havliye Ecer

Uzaktan insana içinde mesut insanların huzur dolu günler geçirdiğini gösteren yörenin en göz alıcı evi. Etrafı duvarlarla örülü, her mevsim renginden taviz vermeyen çam ağaçları, tam bahçe kapısına yakın yaklaşık otuz yaşlarında bir dut ağacı ve gölgesi oturma odasına kadar giren kavaklar… Üzerine çok eskilerden kalmış olduğu solmuş renginden belli olan naylon güller bulunan dikdörtgen masa evde geçen tüm olayları dışarı sızdıran iki gelin tarafından özenle dizilmiş sandalyeler dahi ilk görüşte insana ideal insanların varlığını söz konusu olduğunu simgeler.
Düzenin nasıl hırpalandığını, büyük harflerle dile gelen sözlerle yerden yere vurulduğuna tanık olmadan inanmak mümkün değil…
İkindiye doğru kapı çalındı. Küçük gelin elindeki işi bırakıp kapıya bakmaya gitti. Kapıda Perihan Hanım’ı görünce keyfi kaçmış olmalı ki içinden “Yine mi? ” diye geçirdi. Sevinmiş gibi görünerek:
“Abla hoş geldin…”
Perihan Hanım hiç sesini çıkarmadan çocuğun ayakkabılarını çıkarıp…
“Geç Serhat” dedi.

Devamını Oku
Havliye Ecer

Yorgunluğumu üzerimden atan yağmur, bir an önce eve gitmek isteğimi çürütmüştü. Yağmura arkadaş olarak sokakta yürümeye başladım.
Sokaktaki insanlar sımsıkı sarılmışlardı şemsiyelerine; bense değil şemsiyeye sarılmamak başımdaki bereyi çıkarıp daha çok ıslanmak istiyordum. Yağmur damlacıkları üzerime düştükçe içimdekileri de kendisi ile beraber döküyordu… o an mutluydum, her şeye kavuşmuştum hayat benimdi. Hayatım boyunca hep tatmak istediğim ama tadamayacağımı düşündüğüm huzuru bulmuştum…
Karanlığın çökmeye başlamasıyla sokak her geçen dakika biraz daha sessizleşiyordu. Eve oldukça gecikmiştim. Gitmeliydim. İsteksiz bir şekilde evin yolunu tutmuşken bir çiçekçi dükkânına rastladım.
Dükkanın içinde her renkten çiçek vardı. Çiçekler pırlanta kadar göz kamaştırıcıydı. Birkaç adım daha ilerledikten sonra çiçekçinin kuruduğu için bir köşeye attığı kurumuş gülü gördüm. O kadar kurumuştu ki gül yaprakları kendiliğinden dökülmeye başlamıştı. Diğer çiçeklerin güzelliklerinden etkilenmediğim kadar etkilenmiştim bu kurumuş gülün karşısında. Onu almak istiyordum. Ama yapamıyordum adımlarım beni gitmek istediğim yere götürmüyordu. Kurumuş ve atılmış bir gülü almak pek normal bir durum değildi. Buna rağmen içimdeki sesi dinleyip geri döndüm,atılmış gülü alıp çiçekçi dükkanına girdim çiçekçi bayandı. Beni baştan aşağı süzüp ‘’ buyurun hoş geldiniz’’dedi. Konuşmama fırsat vermeden ‘’ Yağmura fena yakalanmışsınız’’ diye sözünü tamamladı. ‘‘ hoş bulduk’’ dedim. Elimdeki kurumuş gülü göstererek ‘‘ ben bu gülü almak istiyorum’’ dedim.
Çiçekçi her halde böyle bir durumla ilk defa karşılaşmıştı ki çok şaşırdığı her halinden belliydi.
‘’ Bunu mu? ’’ dedi. Ne yapacağını bilmeyen ben ‘’ Aa evet bunu; ne kadar istiyorsunuz? ’’ diye sordum. Bayan ‘’ Biz onu atmıştık zaten, bir maliyeti yok’’ dedi.

Devamını Oku
Havliye Ecer

Çok eskilerden bir hatıra bu
Renkli, papatya desenli sayfalara
Gönle, asra ve mısralara sığdırılmayacak
Büyüklükte bir sevginin
En pembeleri ve en mavileri
Kül renkli semalara dokundurduktan sonra, kararan

Devamını Oku