Anne
bugün, hüzün ve bahar
hüzün yaprakları düşüp gitse de bugün
ağaç hüznü giyer baharda bile
ve senden başka kimse bilmese de...
Duvar gibi su çekiyorum şimdi...
ahları kuruttum döktüm
kalmadı susuzluk içimde
bir çöldüm göçtüm
Bir kağıt gibi su çekiyorum şimdi...
biliyorum
zor seni tanımadan anlatmak
karanlık sokaklarda seni aramak
her batan güneşin ardından batmanın
dalgalarla konuşmanın anlamını biliyorum
biliyorum
Bir ses duyuldu
yer inledi, gök inledi
uzandı eller semaya
şahid ol yârâp, şahid ol yârâp....
Anne kalk bak sesin yankılanıyor heryerde
Açılıyor kapılar sessizliğin yoksulluğunda
Papucu yırtık bir çocuk bozuyor yoksulluğunu
Şaşkın gözlerinde sen damlıyor oluk oluk
ve akıyor Marmarana dünyanın en zengin suyu
Bilinmez belki aşkındandır efkârı
Belki nazındandır ana yüreği gibi kucağında…
haberin varmı
hüzünlü bulutlardan
sessiz yağmurlardan
geçmeyen zamandan
yoksa
neşelimi bulutlar
ezberlenmiş bir yoldun sen,
âmâ gözlerin bile koştuğu
o ıslak caddelerde nefes nefese kalarak
aldırmadan uçurum kenarlarına...
dokunulmaz sanılan ruhların sesleri
git gide azalır bu dar sokaklarda...
Aşkına mazhar olmuş en güzel bahçelerin
Gizlenmişse yaprak altı gölgelerinde
Gitmekse dönmek seferlerin
Tahtada kaymak derelerinde
Gök gürüldedi ardından bir fidanın,
Düştü gönlümden toprağa gözyaşım,
Bir çığlık sesiydi artık yaşadığım,
Karanlığa bakar oldu gönül ışığım
Mazide kalmış İstanbul, taşında taşıdığın iki satırın,
üzüm üzüm gözlerinde bahar
mevsim düşerken saçlarında ben
istanbul dalga dalga yüreğime sen
titrek kalbimdi seni bana getiren
her yaprak dökümü gözlerimde nem
üzüm üzüm gözlerinde bahar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!