Dört biryanı yayla çiçekle dolu
Eteğinde akar arasın kolu
Dağların süsüdür kar ile dolu
O güzel diyara al, beni götür
Güllü nineye İbrahim emmiye
Elif Ba’yı öğrendiğim camiye
Çelik-çomak oynadığım Sami’ye
Gurbetten sılaya sal, beni götür.
Kurarız bağdaşı tandır başına
Sallarız kaşığı, ayran aşına
Sevdalıyım toprak ile taşına
Lavaşla civili bal, beni götür
Irgat olup tırpan tırmık sallardım
Çoban olup koyun kuzu kollardım
Turnalarla yare selam yollardım
Hasadın vaktinde dal, beni götür
Firdevs ile görüştüğüm çeşmeye
Sıcak günde daldığımız eşmeye
Çoban dede köprüsünden geçmeye
Davulla zurnayı çal, beni götür.
Çalı çırpı topladığım ormanın
Düven ile döndüğümüz harmanın
Hasan emmi o tütünü sarmanın
Hasreti eyledi zal, beni götür
Karla yağmur, ıslak ıslak yağarken
Ddağda çoban koyunda süt sağarken
Kuş dağına yeni güneş doğarken
Küheylan atlarla nal, beni götür
Toplanırdı kızlar dibek başına
Sallanır tokmaklar dibek taşına
Ömür geçse girsem doksan yaşına
Hazanda huzura sal, beni götür
Uzak tutma sılam ile aramı
Hasret kaldım, duymaz mısın naramı?
Köy mü dedin? yine deştin yaramı
Zemheri kışına kal, beni götür.
Canlanır hayalde, tatlı o mazim
Yaş epey geçmiş ki dermansız dizim
Dönmezsede dilim görmezse gözüm
Elimden tutarak, lal, beni götür
Kayıt Tarihi : 10.12.2014 16:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!