Mabedinde inançların
ihtiras ölüm aşk değişmiyor
umut ışığı göremezse
ölür sevgi çilehanede
Taşlarla süslü parmakları
içimde sonyaz kuşları ötüşüyor
aşka benzer uçarılığa gülümsedim
sordum insana nedir tecellim
yazmışsın bana
ölümcül bekleyişlerin sabırlı
Belki ayrıldık kısalardan da uzun
Belki doğduk ölümlerden upuzun
Belki ekmek belk su
Belki dağılmak korkusu
Belki şiirinde çoğalan hüzün
İğne deliğinden geçen ip gibi
Boynumuz zamanın ellerinde
Yasak bağın meyvesiymiş aşk
Bağrı yanık âşıkların telinde
Toprak damların odalarında
gülen sesinle kucaklaşırdı sesim
ağzını açarak gülüyorsun değişmiş iki dişin
acının kabuğunu kırdımdı çürümüş çekirdeği
zeytinliğin içine yaz gülleri ektimdi
gözelerimden yeni dünyalar doğmuş
aşkın has balıymış yavrumun bebeleri
Kara kışta yarıçıplak
Açarak interneti
Sitelerin içinde
'Merhaba canım' sözcüğünü
Görmek için günlerce
Dolanıp durdunuz mu?
Ağzımı açsam bu gece
Karları erir yolların
Okyanusu yağmur eden güneş
Seni özletir
Ben o eski çocuk
Sağanak mı ıslayan
Nisan mı
Dalgalar vurur canıma
Bir de ayrılık
Bir günü ağızdolusu gülersen
Seversen bir insanı doludizgin
İki sözcük yaz ve bırak
Ölümden zor ölümü yaşamak
üç ayrı deniz kumsalından
akça taşlar topladım
çakıllar bile kavuştu da
ferhat şirin'e kavuşamadı
tütmüş sevdanın bacası
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!