Bir karıncanın,
Yılda bir tane buğday yerken,
Hapsedilince kavonoz içine,
Yarısını yemesi,
Hapsedene,
Ya unutursan demesi gibi...
İki kişiden doğar,
Çocuk gibi büyür,
Bazen büyürken ölür,
Bazen de vakitsiz.
Gündüz veya gecenin koyusunda,
Sevgi, efkar, cefa, hüzün toplar.
İçtiğim su, yemeğimdeki tastasın.
Yokluğunda ettiğim, kara yastasın.
Gözlerimden akıp giden yaştasın.
Gel duy beni, menekşe gözlüm.
Çileli gönlümü avutmuyor hayalin.
Geli 'de çalıştı, şimdi adımıza Ankarada.
Emeği anlatır, gür sesiyle meydanlarda.
Hemen yer alır, iyi kötü günde yanımızda.
Sizi bilmem, gönlümün piri Murat Başkan.
Haksızlığa tahammülü yok, çok yürekli.
düşlerim,
derinden kıyıya doğru
umutlarınla kurur.
birden çekilir,
yosun toplar,
göz pınarlarım.
İnsana,
insanca,
sev, say, dokun,
insan olduğu için değer ver,
çıkar için değil.
suçlama boşyere,
‘İnsan sevdiğinde ölür,
sevgiye inancı olan ölünce de sever…’
seni görünce
sesin
Gözlerin çığ döktü ömrüm üşüyor
Kalbimde buz tutup yazına gittin
Bir çift kumru düşü hayal sürüyor
Her mevsim kış ekip yazına gittin
Vaktinde
Margarin tenekesine çok karanfil diktim
Dışlarına koyu kireçle badana ederdim
Bembeyaz olurdu karanfil saksılarım
Kaybolurdu üstlerindeki yazılar
Karanfil açınca konardı
Yürek göze doğru kanar,
Durgun akar yosun tutar.
Vefa bekler cefa toplar,
Beni götür benden sana.
Aklım yarım kaldı dalgın,
HASAN BEY ELİNİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK