Eyy benim “kara gözlüm…”
Demem o ki;
Tutabilseydim ellerinden!
Alıp götürebilseydim çocukluğuma;
Sahillere ırak,
Yolunu gözler
Bütün çiçekler
Bütün doğa gününü bekler...
Önce havada
Sonra suda,
En son toprakta başlar hareket
Çiçeklerin mor dağlarımızda özgürlüğe el salladığı,
Geniş meralarında mor, kara, kardan beyaz,
Kuzuların otladığı
Ceylanpınar’da ki ceylanların tüm dağlarımda korkmadan!
Ürkmeden!
İnsana dost!
Göğe uzanan çamların,
Gölgeleri kaybolurken birer birer
Bir at ve bir atlı;
Umuda doğru yol ala dursun…
Bir çift kara göz kapalı gibi görünse de
Uzaktan gelen gönül yoldaşını,
Toprak olup hizmetine sunuldum
Bel, kürek, kazma ile yoğruldum!
Irmaklarla kıvrım kıvrım kıvrıldım!
Boşu boşuna çekme kürekleri!
Boş boş arama beni…
Arama artık!
Üşüyorum!
Ben üşüdükçe yüreğim üşüyor…
Saçlarımda kırağı ve çiğ damlaları
Kuytuların ıssızlığında
Sevdaların unutulmuşluğunda…
Göz yaşının kurumuşluğunda
Ve de sabrın doruğunda!
Ak ellerin kınasında,
Nasırlı yüreklerin acıya doymuşluğunda…
Otobüsümüz, yol alırken kıvrımlı yollarda
Bazen çukurlara düşer tekerlekler,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!