Seni sevip anlatmaya; nereden, nasıl başlasam
Bebek gibisin İstanbul… Uzanan eli haşlasam
Ey güzelim, İstanbul’um; yeryüzünün cennetisin
Fatih Sultan Mehmet’imin en kutsal emanetisin
Mal tohum, çorak yere ekme
Gün olur saç ve baş yolarsın
Kılıcı yol kesene verme
Mazlumun ahına kalırsın
Bir yiğidin feryadı yükselir Mamak’tan
Gözleri kızarmış ağlayıp yakarmaktan
Bir çeşme başında uzanmak istiyordu
“Sonsuzluğu düşünüyorum” diyerekten
…
O yorgundu, ama içi kıpır kıpırdı
Bozkurt küçüldü, küçüldü beyaz bir kurt oldu
Nice bozkurt geçinenler millete dert oldu
Altı başka, üstü başka, koca me he pe ’nin
Bir sivil anayasanın önünde set oldu
…
Brs–200410
Kavgada bile söylenmez
Eğer söyleyen insan ise
Karşıdakinin kutsalına
Dil uzatıp söverek eğlenmez…
…
Kastı ortada… Belli!
Sürüm dağılmış otlar mı?
Hazar kurumuş çağlar mı?
Sevenim dostum yoklar mı?
Sabah akşam ağlarım ben
…
Türkümün yüzü güldü mü?
Ekilmeyen toprağa yazık
Akamayan ırmağa yazık
Uslanmayan yüreğe yazık
Ferman bakışlı Ayça kızım
*
Ağlamayan şiire yazık
Baharı gelmiş, yeşillenmiş Iğdır’ım
Sen yine havandasın, bense mağdurum
Nasılsın, ne haldesin, var mı bir durum
Şarkım, serhat diyarım, güzel Iğdır’ım
…
Aras’ın coşar, kızların gönül okşar
Deniz görmemiş bozkırlı çocuklar yaşar,
Etrafı çetin dağlarla çevrili göl kıyısında…
Emin olunki, onlar su hasreti çekmezler
Bilirler, sandalı, martıları, sudaki ışıltıları
…
Derin mavi gölün dalgaları rüyalarını süsler
Biliriz ki her Musa'ya bir firavun gerek
Hayırla şer birlikte büyür cihad ederek
Cihada, cehd olmadan yaşamın tadı olmaz
Herkes hak ettiğini alır elbet severek
...
Brs - 150510
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!