 Hekim, fotoğraf sanatçısı ve yazar. İlköğrenimini Kancalar Köyü'nde, orta ve lise öğrenimini Bursa Orhangazi’de tamamladı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 19 yıl Zonguldak’ta hekimlik yaptı; 2019’dan bu yana Bursa’da aile hekimi olarak görevini sürdürmektedir.
Hekim, fotoğraf sanatçısı ve yazar. İlköğrenimini Kancalar Köyü'nde, orta ve lise öğrenimini Bursa Orhangazi’de tamamladı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 19 yıl Zonguldak’ta hekimlik yaptı; 2019’dan bu yana Bursa’da aile hekimi olarak görevini sürdürmektedir.
Sanata ilgisi çocukluk yıllarında başladı. 1990’da Eskişehir Sakarya Gazetesi’nin öykü yarışmasında birincilik kazandı; gazetenin sanat sayfasında ve Bursa’daki aylık dergilerde köşe yazıları kaleme aldı. Üniversite yıllarında amatör tiyatro ve sanat tarihi çalışmalarında yer aldı.
Fotoğrafa 2012’de Zonguldak Fotoğraf Derneği’nde aldığı temel eğitimle yöneldi. Sokak ve belgesel fotoğrafçılığı alanındaki çalışmalarıyla 2015’te Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun AFIAP unvanını almaya hak kazandı. Yapıtları ulusal ve uluslararası sergilerde yer aldı; fotoğraf ve edebiyat birlikteliğini Ailehekimlerinet dergisindeki yazılarıyla sürdürdü. BUFSAD üyesi olarak proje ve sergi üretmeye devam etmektedir.
Yaşam boyu öğrenme tutkusuyla 2016’da AÖF Fotoğrafçılık ve Kameramanlık, 2022’de Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerini bitirdi; 2025’ten beri Görsel İletişim Tasarımı eğitimi almaktadır.
Evli ve bir kız çocuğu babası olan Hasan Koca, fotoğraf vizörü ile kalemini aynı pencerede buluşturarak kent yaşamının şiirsel hikâyelerini anlatmayı sürdürmektedir. 
 
Eserleri
Cansız Kadınlar (2019)
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!