Kara yazılmış şu yazım,
Kimselere yoktur sözüm.
İçten içe, sızım sızım,
Azar azar yanar gönül...
Yirmibeş yıl geçti yarsız,
Kara gözlerinde yanar bir ışık,
Altından mı, billurdan mı, nurdan mı?
Tel tel olmuş siyah zülfün dolaşık;
Atlastan mı, ipekten mi, sırdan mı?
Kirpikler bir perde gözünü saklar.
Çöktüğünde boran yüce dağlara,
Çaylar deli deli akmaz mı olur.
Düştüğünde cemre toprağa kıra,
Bahar günyüzüne çıkmaz mı olur!
Çayırda koyun kuzusunu sesler,
Bir odunda arıyorsun sıcaklığı...
Odunlar konuşamaz ama.
Mutlu olamaz odunlar.
Ruhu yoktur odunların; odunlar asla sevemez...
Bir odunun peşinde koşturuyorsun umarsız.
Tahta sesleri beyninde ne yaralar açıyor habersiz...
Gözlerin aldı beni...
Dertlere saldı beni.
Köşe bucak kaçarken,
Sevdalar buldu beni...
Sesini duymayalı, görmeyeli yüzünü
Ruhum sana hasretten kan ağladı tam kırk gün.
Karanlık gecelerde hatırlatıp izini
Dağladın kırk yerinden yüreğimi tam kırk gün!
Gündüzün işimdesin geceleri düşümde,
Merhaba hocam! En derin saygı ve sevgilerimle sizi selamlıyorum.Şiirlerinizi okudum ve beğendim.Şiirlerinizde Divan ve Halk edebiyatımızdan izler gördüm ve yeteneğinizi bu alanda da gösterdiğinize ayrıca çok sevindim.'Belki Bir Gün' adlı şiirinizden de açıkçası etkilendim.Başarılarınızın devamını di ...