ayrıldım evden kapıdan ey sevgili
bulutlarına küsen kırlangıçlar gibi
kapıdan olmasa da bacadan çekip gittim
yana yana…
nasıl özlüyorum nasıl
yaz günü bir akşamdı nasıl gürledi gök
gördüm gözlerindeki yıldırımdı
giderken en son bıraktığın
içime içime akan
kurumuş çöllerime su olur diye bekledim
hiçbir şeyini unutmadım
hele de yüzünü asla
hala ben de kalandı
elbette vardı bu aşkın bir başı
o da sen de saklı kalan
o da ben de saklı kalan
hangisi olursa olsun fark etmezdi ki
ayrıldığımız olmasaydı bizim şehrimiz
neler düşündüler neler geçmişe geleceğe dair
atılan sloganların hatırı da mı kalmamıştı
duvarlara yazdıklarımız kazınmıştı ki kafamıza silseler de
hem içerde hem dışarıda yüzüne “kahrolsun” demeyecek miydik
kaybettiğim yoldaşım bu yolda bir yol ver
bırak ruhumuz gelsin bugün birbirine
aradım her yazdığım da seni bir yol ver
hayatımın
daracık sokaklarında
küçücük evlerinde
zaman nasıl da savurmuştu dallarımı
her biri kırılmıştı dökülmüştü
kum gibiydi dallarım
ne bir filiz vermişti
ne bir çiçek açmıştı
belki de unuttuğun bir çöldeydim
nasıl bir istemek her yanım tir tir titriyor
akşam nasıl sıcak gündüzden
durup durup ne çok baktım sen gelirken
yalnız geçerdi her sürgünlüğüm
yüreğimi ne çok parçalamıştım
ovalarında dağlarında
yine bir akşamdı
yine bir yenilgiydi
jilet gibi bir nefrete yenilmiştim
bir kere bile ayak basmadığım caddelerde
sokaklarda yalnızdım
gün doğana değin
geldiğinde yağmur yağmadı farkında mısın
nasıl ıslandık oysa her yanımız sırılsıklamdı
gülüşlerin her yanı inletiyordu gürül gürül
orta kulak iltihabımı söküp atmıştı sesin
gün ne kadar kısaydı temmuz ayında
gecelerse ne çok uzundu bitmek bilmezdi
şiddetimden zorumdan içim içme sığmaz
kırlangıçlarım çırpındıkça çocukların ölümü gelir aklıma
deliliğimi oysa muammalı sayarlar sayı saymayı bile bilmeyenler
atılan her bomba sıkılan her mermi suratımda parçalanır
duydun mu hiç ah! çektiğimi…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!