Bir Yılın Harmanı
Ektik…
toprağın koynuna bıraktık tohumu.
Küçücük bir taneydi,
ama içinde koskoca bir yıl saklıydı:
Kışı, baharı, yazı,
ve en sonunda hasadı.
Kış geldi,
toprak battaniyesini çekti üstüne.
Bizim ellerimiz üşüdü,
ama içimizdeki sabır üşümedi.
Her kar tanesi aslında
tohumun üstüne düşen bir dua gibiydi.
Bahar geldi,
filizler toprağı yarıp çıktı.
Bizim gözlerimiz umutla ışıldadı,
çünkü yeşeren her yaprak
“çabanız boşa gitmedi” diyordu.
Baharın kokusunda ekmeğin gölgesi vardı,
daha sofraya gelmeden doyardı içimiz.
Yaz geldi,
güneş tam tepemize dikildi.
Terimiz toprağa damladı,
çocukluğumuzun oyunları yerine
emeğimiz büyüdü tarlalarda.
Rüzgâr savurdu başakları,
ama asıl bizi savurdu zamanın yorgunluğu.
Bakamazdık güneşe,
çünkü gözlerimiz kamaşırdı
emeğin hakikatinden.
Ve nihayet sonbahar…
Altın başaklar bir deniz gibi dalgalandı.
Her başakta koca bir yıl vardı:
Kışın sabrı, baharın umudu, yazın çilesi.
Şimdi elimize aldığımız her tane,
aslında bir yılın kitabıydı.
Hasat zamanı geldiğinde,
anladık ki ekmek yalnızca buğdaydan değil;
babamızın sırtındaki odunlardan,
annemizin kaynattığı çorbalardan,
bizim çocuk gözlerimizde biriken
sabırdan da yapılmış.
Bir yılın emeği,
bir ömrün öğüdüydü bize:
“Toprağa ne ekersen,
gönlüne ne düşürürsen,
sonunda biçtiğin odur.”
Ve biz o sofrada otururken bildik:
Hasat, yalnızca tarlanın değil,
evin de bayramıdır.
Kayıt Tarihi : 20.8.2025 03:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!