Harâb Aynaların Ardında
Hepimizin gösterişli ömürlerinin gerisinde
bir yanı çürük,
bir yanı eksik,
bir yanı kırılmış hayatlar vardı.
Şatafatlı sofralar kurardık,
ama ekmeğin buğusu yetmezdi içimizi ısıtmaya.
Süslü kelâmlar söylerdik,
lâkin mânâsı, kalbimize uğramazdı.
Şehrâyin içinde gülüşürdük,
ama geceleri, yastığımız gözyaşı kokardı.
Her birimiz,
rengi solmuş bir hatıra gibi taşırdık hüznümüzü;
gizlerdik, saklardık,
çünkü devrimiz, yüreği açık olana merhamet etmezdi.
Kimi, kışın ortasında bahar giysisiyle dolaşırdı,
üşürdü ama belli etmezdi.
Kimi, kalabalık meclislerde sessiz oturur,
gözleri uzak diyarlara sefer ederdi.
Çünkü biliriz ki
her parıltının ardında,
bir tenhâ yangın vardır.
Ve ben,
o yangınlara methiye düzecek değilim.
Çünkü nice ömürler gördüm ki,
altın tahtlarda oturur,
ama gönlü harap hanlar gibi ıssızdır.
Ey zaman!
Bize öğrettiğin tek şey şu oldu:
Görkem, hüznü örtmez
Hüzün görkemi yutar.
Ve biz hâlâ,
parlak camların arkasında çırpınırız,
ta ki ilk taş gelip her şeyi paramparça edene kadar
Üzgün çehrelerimiz vardı,
mutsuz,
tatminsiz yanlarımız…
Her şey, olanları evvelâ kendimizden,
sonra cümle âlemden saklamak içindi.
Zira devran acıma bilmezdi,
gözü yaşlıyı daha çok incitirdi.
İçimizdeki yarayı örtmek için
gözlerimize sürme, dudaklarımıza gülüş sürerdik.
Lâkin gece olunca,
ayna bize aslımızı fısıldardı.
Kimi, kendi kalbine konuk olmaktan kaçar,
kendi iç odalarına girmeye korkardı.
Kimi, suretini parlak aynalarda değil,
kararmış suların yüzeyinde görürdü.
Bilir misin?
İnsanın kendisinden gizlediği şey,
dünyadan gizlediğinden daha ağırdır.
Ve biz, işte o yükün altında
yıllarca boy verdik;
kırılmadan, ama hiç de tam olmadan…
Kayıt Tarihi : 20.8.2025 04:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!