Kent ağlıyor ayaklarımın altında!
Bak işte; sana gebe gözlerim,
Ayrılık şarkıları çalarken kasette..
Ve ben yine ağlıyorum gecenin bu saatinde!
Sana; hatırlarsın, ‘gitme’ demiştim.
aklıma gelmişti içtiğim zehir
senin ellerinden zehir içtim
biliyorum ben değiştim
hem biliyorum bunu hakettim
seni bir tren garında terk ettim
ardımda ağlıyordun
terminalelde öğrendim ben ayrılığı!
otobüsler nasıl acımasızdır,
tekerlerin dönüş kuvveti kaç newtondur;
burda öğrendim.
ve sıcakta fazla duran aşkların
araya gittiğini!
düşlerime tutunamadın bu kez!
sana yarısı jilet kesikli dallar uzattım;
tuttuğunda inceldiği yerden kopsun diye!
hatırla;
sen sana olan sevgimi de koparmıştın.
oysa ben ilk kez bir kadın için o kadar incelmiştim!
önce öptün beni,
sonra gittin!
bir yalnızlık bırakıp bana
kapıyı kapattın ve çekip gittin!
yokluğunda yepyeni şiirler yazmayı öğrendim.
paramparça oluşumdur, senin kentinden kaçma sebebim
duramıyorum, senli anıların yüzüme çarptığı
denizi bol olan bu şehirde
kaygım içimdeki tanımlanamayan bunalımların baş harfidir
ve insan unutamıyor adam gibi sevince
küçükken güle oynaya çıktığım bu kentin sokakları
şimdi gereksiz taş parçalarından ibaret..
ayaklarım kendi şekilsizliğinden şikayetçiyken
o pimi çekilmiş yollar korkutuyor beni.
biliyorum, hep ordasın.
belki de seninle karşılaşmak korkusu
gömüyorum hasreti, dilimin arka köşesine
dünya her geçen gün küçülüyor ya da ben büyüyorum
yürüyorum
acının arkasından dolaşmaya çabalıyorum durmadan
hep önüne çıkıveriyorum
seni kaybediyor, bulamıyorum
merhaba sevgilim.
sana bu şiiri biraz fazla kilometre öteden yazıyorum.
işte bambaşkayım, yalnızım, baya değiştim.
kendimde kendimi kaybettim.
bir bilge tanımıştım; şiirden nefret ederdi.
hayallerdir, insanı kendine getiren derdi.
acılarımız yüzümüze ağır geliyor sevdiğim.
bu yüzden yüzünü çıkarıp geziyorsun, biliyorum.
kundakta üşümüş, elleri nikotin kokan bir adam olurum
yüzünde deniz diye taşıdığın gözlerini düşününce..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!