HANİ...
hani, bazen kanatlanıp,
üveyik olup uçmak istersin,
o kahrolası romatizmanın kilitlediği
kollarınla bilinmeyene doğru...
hani, suyun üzerinde
kuğu gölü balesi yapmak istersin,
şaşkın, faltaşı gibi gözlerin eşliğinde...
hani, ütopya dediğin
erişilmezleri yaşamak istersin ya biteviye...
hani, zifiri karanlık gecelerde,
aydınlıkla sarmaş dolaş olmayı
düşlersin ya kimi zaman...
hani, prangalarından sıyrılıp,
allı morlu kelebekler gibi,
konmak,
üç, beş vakitte olsa çiçeklere...
bakir yeşilliğin içinde,
nefes nefese kalmak istersin ya hani...
sorumsuzca duygularla
hoplayıp zıplamak istesin ya
tüm şımarıklığınla...
hani, tükenmişken onca
sevgiye dair umutlar,
bir tebessüme dünyaları bile
bağışlarsın ya...
hani, erişmek için mükemmele,
örsle çekiç arasında bunalan çeliğe,
su verirsin ya ummanlarca...
çimenin yeşiline takılır kalır;
ardıçın budağı,
çamın kozalağı olursun ya doğada...
hani, olanca ihaneti,
kdv' siyle yaşarsın ya biçare...
bir karıncayı bile incitmeye kıyamadan,
adın zalime çıkar ya
karanlık zamanlarda...
hani, vatan ve namus üzerine,
yeşilleri basarlar,
oyun bozan ilan ederler ya seni...
hani, papatya falıyla belirlersin ya
geleceğini, sevgini, sevdiğini...
geçmişinle buluşur,
geleceğine son noktayı
koyarsın ya birgün...
o gün,
sonsuzluğa eriştiğinde,
ortaya dökülür,
sana özel bilinmeyenlerle
tıka basa dolu sırlar sandığı...
ve işte o gün...
son sözün ilk sözündür aslında...
Kayıt Tarihi : 14.7.2010 22:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!