Gitme! Cennet kapısından saçılır beyazlar
Gitme! Kışın bittiği yerde, başlar yazlar
Gitme! Ağıt olur, sana akar içli sazlar
Gitme! Gönlümde yaram var, içim sızlar
Fırtına fena bastırmıştı. Bulutlar sanki sevdalı. İçin, için döküyordu göz yaşlarını. Yollar gözükmüyor. Pencere camları buharlı. Evler suskundu. Genç adam, bir köşede öylece oturup mahsun mahsun buharlı camlara bakıp derin zamana dalıyordu. Bulutların ağlamasını seyrediyor, ses çıkardığı zaman gök! Kelime-i Şahadet getiriyor, ALLAH’ a yalvarıyordu.
Vakit, öğlen olmak üzereydi. Kör pencereli evlerinden bakarken gördü onu. Uzaktan tutuldu. Gözler karaya büründü biranda. Artık hayata dair başka bir şey görmüyor, aşkın tadını hiçbir şey vermiyor, kendi kendine ölümümde olsa sevdim diyordu.
Genç kız, şehirdeki gürültüden, yoğunluktan kaçmış, o gün oraya ziyarete gelmişti. Evden hiç çıkmaz çıktığı zamansa dışarıda fazla kalmazdı. Haliyle ufak yerdi, dedi kodu olmasına hiçbir zaman gönlü razı gelmezdi…
Ey hicrana söz edebine mashar-ı yoksun gonül
Demdesın ki kanıyor yaraların dertli mi dertli
Belli gün yüreğine doğmayacak yine
Zifiride olsa her yan aşk ile bağlısın Sâki sohbetine
Ne deme murad oldum, ne çileye, nede gama…
Mabedi bol ocak ayının son cuma günü
Bekleyemem yarınları çok özledim dünü
Demir parmaklıklar ardından sızan gülünü
Buğulu bir başyapıt gibi saklarım koynum da
Belki soldurmam umuduyla
Yarınki gün başka olacak sevdiğim
kitaplar kağıtlar bir göz olup ağlayacak
Yaşadıklarımız bugünü değil geçmişi yargılayacak
Dünün acısını üzerimizden sıyırıp alacak
Biliyorum…
Mevlevi Olup, Düştüm Seyr-i Âlemine
Hasret-İ Muazzam Kaldım, Dil-i Cemaline
Özlemimdir Ki, Gezsem İlinden İline
Üflersin Ne Güzel, Ey Hakikatli Nefes
Yenildim, Çağlayan O Mübarek Sesine
Aşkın açamadığı kapılar vardır
Mesela gözler bunun hep en başında gelir .
Ulaşmak istersin hep
Anlık dahi olsa göz göze gelmek.
Bir bakış dersin içinden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!