laf aramızda kalacak kadar yaklaştın madem dinle
istediğini yaz yüzüme "gez" de gezerim öyle ama
uzatma narin ellerini çırpınışıma kıyamam
hangi dala assam çekmez canımın ağrısını
bu yalnızlık yokuşunu aşamayız seninle
Dolaşığım
bulanığım
karma karışığım
al bu sözler içimin ses heykeli
güneşe baktım sanki
eridim aktım sanki
gönlümün dizginini
sana bıraktım sanki
kara sevda mıhını
günler oldu soracağım soramam
bu hâl neyin nesi sen de mi yoksa
selam sabah ötesine varamam
bu hâl neyin nesi sen de mi yoksa
bağın gülistanın ezeli yarim
hasret sarısını yüzüme sürdüm
bilmeyen söz eder verem üstüne
her derde devaymış sabredip durdum
zaman sargısını saram üstüne
yoksulluk ayırdı yollarımızı
hasret türkülerimiz var
elma ayva nar üstüne
bu kış geçer yine açar
kardelenler kar üstüne
emelim kalbimde saklı
yağışlar geçti artık
hava bakışların kadar berrak
bizim elde bahar sen gelincedir
mevsimi sorma bırak
yağmurları atlattık
hayatım çizilmiş bir plak gibi
pikap çalsa da bir çalmasa da bir
âleme yasaklı varlık bahçesi
viran olsa da bir olmasa da bir
ne insan ne bir kuş ne bir kelebek
her zerre an be an sorgudadır da
ortada kurulu divan görünmez
sende bende taşta ağaçta kuşta
izi görünür de zaman görünmez
özü aşka yanan mestane söyler
Şiir sözün şarap halidir
yazıda durduğu gibi durmaz şiir
oku oku
dallara su yürüsün
düşün düşün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!