On beş yaşımda
elim şakağımda
derslere bakıyordum
kırık masa başında.
Bir aralık hayaller
ülkesine yol aldım.
Hastane odasında minik bir kuş.
Solgun, bitkin, mahsun ve umutsuz.
Kırılıvermiş kanatları cansız
Hastane odasında minik bir kuş.
Kendi derdimi unuttum onu görünce,
Sen bir pencerede,
bense karşı pencerede
bakışıyoruz arzulu
ve aşk duygularımız
ve buğulu camlardaki
öpüş izlerimiz...
Ben bu topraklarda doğdum.
Sularını içtim gümüş derelerinden.
Keçi güttüm dağında, bayırında,
mor, mavi, al çiçeklerinden
senin için derdim anne.
Davalıyım geceyle...
Karanlığı korkutuyor
yalnızlık yaşıyorum o an
ve ürperiyorum yüreksiz.
Karanlığı gömüyor
ölümü yaşıyorum o an
Kavgam; şiirdir.
Yazılar, yazılanlar, yazanlar.
Baba bana bal al,
bal al bana baba,
al bana bal baba...
Şiirler, şairler, vesaireler.
Yalan aşk bitti artık.
Bak! Acı bir çığlık gibi
öttürüyor düdüğünü.
Kara bir yılan gibi
dizi dizi
süzülecek ayrılıklara.
Akşam bitiyor,
geceye çeyrek var
yine aklımda yalnız,
yalnız sen varsın.
Şaşkınım düşlerimde,
beynimin taptığı çıplak beden,
Yaz ey kalem yaz!
Kış bize kaldı, ona geldi yaz.
Yaz kardaşım yazı yaz,
Benden de habar ola,
Bir köşeye kıştan da yaz.
Şaşırmış mevsimleri,
Gözüm kapalı; bir melek gördüm.
Aman tanrım! Oh dedim.
'Dünyaya dön, kova taştı'
Dürtüldüm...
Yuh dedim.
duygunun baskın olmadığı şiirler kolay kolay etkilemezdi beni ama şiir başka...tam puan