esmer bir öfke olur bütün sokaklar
gözlerinse eskisi gibi değil
caddeler çıplak güler bense
yalnızlığımı kusarım
bu şehr-i terk aydınlığında
Ah İstanbul
öksürük kokan yorgun kaldırımların
bıkkın bulutlarınla selamlaşıyorsa
her sabah
ve her sabah izliyorsa batışını güneşin,
evet sevgili
henüz kalmışken sıcaklığınız koynumda
şiirler yazmalıyım
yazmalıyım ki
her okuduğumda sıcaklığınızı okşamalıyım
hasretinizi ve hüznünüzü
merhabanı saklama benden
diye başlar
bütün ayrılıklar
yoksa nasıl nasır tutar
yüreğimizin kumral tazeliği
kanamalı şu hasret yaprakları
dökülmesini bilmezler döküldükleri yere
ve uzanmasını hasretle koynuna
içinde yaprakların senin dudakların var ya
kıskacında kaldığım
ağlayışım oluyor içtiğim sular
dudaklarında soluk alıp veriyorum
soluğun içinde ömrüm
gidişin kalır uçlarında sokakların
haykırışın ağlayışın
olur mu acep dudaklarımın adını anmadığı an
yanılmış mıdır acep hiç,
zannetmem dokunmamıştır hiç sensizliğe
yarım kalmışken sevişmeye henüz baharında iken
ve isyan ederken ertesine sensizliğin
belki de yanılmıştır hep
senden kalan gözlerim
tutuşlarında kalmıştır ellerinin
dünden kalma uyanışlarda
yetişmiştir belki de
üşümüşlüğü ile uyandım yatağımın soğukluğu düşlerime vuran
yüreğimde boşluğu sıcaklığı bir insanın
penceremde dünden kalma sancılar
yalnızlığını kusan bir ekim sabahı ve yargılamaya hazır zaten saatler
pişmanlıkla nabız atmakta yerinde durmasını bilmeyen yelkovanla akrep
toprağı dövsem öğütsem
alnımda üşürdü güneş
yağmur paldır küldür dökülürdü
ne haylaz gülerdi duvarlar
sokaklar öksürüğümde boğulurdu
ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!