Her göz kırptığında fırtınalar kopuyor yürek odalarımda,
Her adım atışında depremler oluyor beyin hücrelerimde,
Her gülümsediğinde yeniden doğuyor,
Her kurduğun cümlede bizi hissediyorum.
Ilık bir sonbahar sabahına uyanır masum bir güvercin,
Eylül ayının bilmem kaçıdır ama hep sonbahardır.
Kum fırtınalarının olduğu ülkelerin birinde,
Göz bebeklerine baktıkça, sesi duyulur kalbinin.
Bakışlarında küçük bir çocuk feryadı vardır,
Ekspres uzun yol…
Mavi diye başlarsın şiire, gök rengidir nasıl olsa
Bir an ama diğer anlardan başka, yaşayan sen olsa
Kar manzaraları denize benzer, ufuk çizgisinde olsa
Bulut turuncuya çalar mı dersin, bakan sen olsa
Uyku dolu saatlerin seline kapılmak, hoş olsa
Son bir ses diyor içimden bir ses, dalga geçercesine
En son duyduğum son bir ses, inadına dinlercesine.
Nakaratı gibi bir şarkının, akıllardan çıkmayan
İsyanı dile getiren son bir ses, çılgınca haykıran.
Sevdayı anlatamaz o çığlık, gözlerinde yok olur,
Yara bere içinde kalbim
Tutulmuşum yokluğuna
Nazlı gözlerin sözleri gibi
Kaybolmaya inat bakışların
Batının ilmini almak gibi sana bakmak, sessizce
Ünsüz düşmesi kadar etkili sendeki bakış, gizlice
Şafak vakti güneşi aramaktır sensizlik, hasretle
Renksiz rüyalarda üçüncü renktir, varlığın düşündükçe
Ay ışığı adını alır, parıltısı pahasına kaybedercesine
Siyah inci gibi parlayan gözlerine bakmak,
Adeta içimi titreten bir bağımlılık yarattı bende.
Nefes almak gibi bir şeydi bu bence,
Ayırma gözlerini benden, yaşamak istiyorum.
Gülüşün bende bulutlarda gezinme etkisi,
Yıllar önceydi,
Bu kitap saatleri hatırlattı.
Aylar önceydi,
Bu sayfa dakikaları hatırlattı.
Sen, şiirin yazılmamış mısraları,
Mısrada ilk hece
Sen, romanların sayfa aralarında
tutuşturulmuş dörtlükleri
Dörtlükte kafiye
Başıma gelen en güzel yolculuk gibisin;
Bir koltuk yanda, bir diz boyu mesafede.
Gözlerim pencereye her baktığında,
Gökyüzünü izliyor oluşun, en sevdiğim.
Gece karanlığında evler, dağlar değil de,
Yıldızlar hatta sonsuzluk demen farklıydı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!